Gazetemizin Dış Politika yazarı Mustafa Necati Özfatura Ağabey, 70'li senelerde; Sovyet İmparatorluğu'nun yıkılması yakındır diye yazdığında, okuyanların hemen hepsi, bıyık altından gülüyordu! Onlar güldükçe, Necati Ağabey yazdı.. Necati Ağabeyin elbette bir bildiği vardı! Yoksa, insan; durduk yerde gülünç olmak ister miydi? Necati Ağabey, bu tespiti yaparken, bir şeyin altını defaatle çiziyordu: 'Zulüm payidar olmaz. Zalimin hasmı bizzat Allahü tealadır. Allah, zalime belli bir mühlet verir ama, asla ihmal etmez! Ve zalim, en güçlü olup, zulmünün daniskasını icra ettiği an yıkılır!' Tabii, burada herkes bir hesap içinde; ve herkes bir yandan kendi hesabını düşünürken diğer yandan da, başkalarının düşüncelerinin, onların güç ve kudretlerinin hesabını yapıyor. Nedense, bunların hepsi; 'Seri'ul-hisap' olan, gerçek hesap sahibini, yani Allahü tealayı unutuyor! Bütün insanlık, hiç ummadığı bir anda, bir de baktı ki; koca Sovyet İmparatorluğu, hiçbir dış tazyik, baskı ve savaş olmadan, kendi içinde çöküveriyor! Aynı Mustafa Necati, aynı şeyleri şimdi de; ABD için yazıyor. Ve, yine herkes gülüp geçiyor! Ömrümüz olursa, son güleni hep birlikte göreceğiz! Dünya kurulalı beri, böyle bir savaşa şahit olmadı. Devletlerin savaşı; devletler arası ve şimdiye kadar olduğu gibi, bilinen şekliyle konvansiyonel silahların kullanılması biçiminde olur. İlk defa; dünyanın en büyük gücü, görünmeyen düşmana karşı; topuyla, tüfeğiyle, savaş gemileri ve füzelerle donatılmış ağır bombardıman uçakları ile, dünyanın en güçsüz, aç-biilaç ve yarı çıplak zavallı Afgan milletinin üzerine çullandı! Sözde hedef, bir kişi! Böyle kepazelik olur mu? Onca masum insanın kanı ve ahı yerde kalır mı zannediyorsunuz? ABD, bununla da yetinmedi; başta yandaşı İngiltere olmak üzere, dünyanın belli başlı devletlerini de yanına alıyor! Onlardan asker, silah ve para topluyor! ABD, bu savaşın bitmeyeceğini söylüyor. Biz, bu filmin fragmanını Körfez Savaşında gördük! ABD, kendi mizansenleri için; Saddam, Üsame ve Taliban gibi konu mankenleri seçiyor. Bunları palazlandırıp, çeşitli yüzkarası eylemlere sevkediyor; ardından da, bunların yaptıklarını bahane göstererek, Doğrucu Davut'luğa soyunuyor! Başta Suudi Arabistan olmak üzere, Araplar hâlâ bedel ödüyor; daha ne kadar ödeyecekleri de belli değil! ABD de, tıpkı Sovyet Rusya gibi, çıkışını tamamladı. Ama o, Sovyetlerin aksine, inişe geçtiğini gördü. Avrupa'da, Asya'da ve dünyanın çeşitli yerlerinde oluşturulan birliktelikler karşısında tutunamayacağını anladı ve kendisine ekmek kalmadığını görünce; kendince bu bitimsiz savaşı başlattı! Bu gümbürtülü geliş, sakın, kuğunun son ötüşü olmasın!