ABD, hatasını anladı!

A -
A +

ABD, dönüşü olmayan bir yola girdi. Şimdilerde bin pişman ama; 'ba'de harab-ül Basra!' Daha ileride; pişmanlığı çok daha artacak ancak, son olan bu pişmanlık para etmeyecektir! ABD Başkanı'nın etrafında çöreklenen bir avuç Yahudi asıllı koca ülkeyi bilinmeze doğru hızla sürüklüyor! Dikkat etmişseniz; ABD Başkanı Bush, 11 Eylül eyleminden itibaren aldığı her kararda ve yaptığı her konuşmada hata üzerine hata yapıyor! Daha açık bir ifadeyle, kendisine hata yaptırılıyor! Aldığı kararları da; tıpkı 11 Eylül hadisesinde olduğu gibi, hep oldu-bittiler karşısında almak zorunda kalıyor! Yani; George W. Bush oturduğu koltuğu dolduramıyor. Büyük ve sorumlu bir devletin başkanı gibi değil de; mesela bir İsrail Devlet Başkanı veya Başbakanı gibi hareket ediyor! Tabiatıyla; böylesine bir tutum ve davranış ABD'ye evvela kendi kamuoyu nezdinde ve bilahare bütün bir insanlık camiası karşısında müthiş prestij kaybettiriyor. Bush'un sağlıklı düşünemediği şuradan belli ki, hedef; Üsame bin Ladin deyip; onu yok etmek için yaptığı icraatlarla binlerce Ladin'in oluşmasına meydan ve fırsat veriyor! Şüphelendiği ülkelerin -ki, bunların hemen hepsi ABD güdümündedir- yönetimleri nezdinde harekete geçip, işi suhuletle halletmek elinde iken; zoru ve hatta olmayacağı denemeye kalkışıyor! Irak'ta yaşamakta olduğu olay; anlatmak istediğimizin tipik örneğidir. Irak halkını, kendisini ezen despot rejimden ve onun sahiplerinden kurtaracağım diye yola çıkıyor; Irak halkının kendisiyle savaşmak zorunda kalıyor! Kendi yanında umduğu halkı, tam karşısında görerek, ne yapacağını bilemez hale geliyor! ABD en büyük hatasını Türkiye'ye şantaj yapmakla işledi! Türkiye'yi herhangi bir Afrika devleti ile karıştırdı! 3 kuruş karşılığında satın almaya kalkıştı! Yetmedi; Türkiye'ye karşı Kürt kartını çok acemice oynadı ve halen de oynamaya devam ediyor! ABD yöneticilerinin aymazlığına bakın ki, üç-beş baldırı çıplak Kürt ile Türkiye Devleti'ni aynı kefeye koymak ve bunları tartıp birbiri ile kıyaslamak aptallığını işledi! Devletler de insana benzer. Nasıl ki, insan karşısındakini kendisi gibi bilirse; devletler de başka devletleri kendileri gibi bilir ve öylece değerlendirir. ABD'de her şey para ile ölçülür; dolayısıyla her şeyin parasal bir değeri vardır. Onlar, parasız ama onurlu yaşamayı bilmezler! Çünkü; onlar, onuru da para ile satın alınabilecek bir değer olarak bilirler ve öylesine bir onurla yaşarlar. Kazın ayağının öyle olmadığını görünce; ayakları yere değdi ve ABD Dışişleri Bakanı soluğu Ankara'da aldı! Eminim, kesenin ağzını biraz daha açacak ve; bu kez, Kürt kartı yerine Türk kartına varıncaya değin her türlü şeytani hile ve desiselerle masaya oturacaktır! Bu saatten sonra; yani, 'Basra harap olduktan sonra' ABD'nin arzu ve istekleri istikametinde yeni bir 'tezkere' çok ama çok zor görünüyor!

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.