ABD ile yeni dönem

A -
A +

Kaderin cilvesine bakın ki; geçen asır ortalarında, ABD ile NATO'da Sovyetler Birliği'ne (komünizm) karşı ittifak yapmak zorunda kalmıştık. Aradan geçen bu yarım asrın içinde; Türk-Amerikan münasebetleri, Türkiye'nin arzu ettiği şekilde gelişemedi. 1974'teki Kıbrıs Barış Harekâtı, aramızdaki olumsuz süreci daha da katmerleştirdi. NATO'nun Güney-Doğu kanadında yükü çeken rolü üstlenen Türkiye, katlandığı külfetlerin karşılığını hiçbir zaman göremedi. Hep, büyük devletle münasebet kurmanın zorluğunu ve tedirginliğini yaşadık. Sözün kısası, bir gün olsun karşılıklı olarak kartlarımızı açık oynamadık, oynayamadık. Kâğıt üzerinde ve diplomatik arenada, her ne kadar dost ve müttefik gözüküyor isek de, bunun gereği yani kuvveden fiile çıkması maalesef gerçekleşmemiştir. İki ülke de birbirini idare ederek bugünlere gelindi... Yeni dünya düzeni... Kader, bu kez 11 Eylül 2001'de; bu kez terör belası karşısında iki ülkenin yollarını kesiştirdi. Türkiye'miz, tarihin en acımasız terör örgütü ile, zaten 20 seneye yakın bir zamandır amansız bir mücadele içindeydi. İşin vahimi, Türkiye, bu mücadelesinde, dünya üzerinde yapayalnızdı. Halinden kimse anlamıyor, feryatlarına başta komşuları olmak üzere, dost ve müttefik bildiği Avrupalı ülkeler ve ABD kulak asmıyordu. Bırakın kulak asmayı, el altından terör örgütüne her türlü destek bile sağlanıyordu. ABD, terörün şamarını üstelik çok ağır şekilde yiyince ayıktı. Hem, öyle bir ayıktı ki, bütün dünyayı tehdit eder şekilde; "... Ben, teröre karşı bir savaş başlatıyorum. Bu savaşta ya benim yanımda yer alırsınız ya da karşımda olursunuz!" diyerek; yeni dünya düzenini de bu şekilde çizmiş oldu. Önce Afganistan, ardından Irak'a, girdi. Irak'ta işler, Afganistan'daki gibi gitmedi ve ABD adeta bir bataklığa saplandı. Irak'ta yarın seçim var. Türkiye'nin ikna çalışmaları sonuç verdi; Sünniler de seçime iştirak ediyorlar. Seçim sonrası gelişmeler dikkatle izleniyor. Öyle ki Irak'ta her şey olabilir. Ama, olabilecek bu her şey, elbette ABD'nin isteği doğrultusunda şekillenecektir. Bu da, Türkiye ile varacağı anlaşmaya göre olacaktır! Artık bu saatten sonra; Türkiye ile ABD arasında el-ense fasıllarına gerek kalmamıştır. Kartlar açık ve birbirine güven esasına dayalı olarak hareket edilmelidir. Bu tren de kaçarsa!.. Türkiye, Tezkere krizinde olduğu gibi, bu treni de kaçırırsa, bölgesinde epeyce sıkıntıya girer. Bunun işaretlerini şimdiden yaşamaya başladık bile... ABD'nin PKK'yı şimdiye kadar görmek istememesinin sebebi, Türkiye'yi tam manasıyla yanında hissetmemesinden kaynaklanıyor. Türkiye, bölgenin en güçlü ve belirleyici ülkesidir. ABD, bundan dolayı Türkiye'den vazgeçemiyor. Ah! Bir de Türkiye kendi büyüklüğünün ve gücünün farkına varsa!..

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.