Kimi yazar ve düşünürler, önümüzdeki kasım ayında yapılacak seçim sonuçlarının ABD politikalarını değiştireceğini zannediyorlar. Yani, Başkan Bush giderse, ABD "şahinlik" politikasından vazgeçer diyorlar. Büyükelçi Edelman'ın da işaret ettiği gibi; bu durum 11 Eylül terörist baskınından önce olsaydı mümkün olabilirdi ancak, yeni konseptte böyle bir durum söz konusu olamaz. Dolayısıyla, bundan böyle ABD Başkanlık koltuğunda kim oturursa otursun, Amerika'nın dış politikaları değişmez. Dikkat edilirse ABD, belirli bir devleti, rejimi veya terör örgütünü hedef almış değildir. Topyekûn teröre karşı bir mücadele başlatmıştır! Hedef seçilen İslam ülkelerini ve buralarda yeşertilen terör örgütlerinin ve onları sevk ve idare edenlerin aymazlığı şudur ki; önce, ABD ve ona bağlı gizli servislerle ortak çalışıyorlar, daha sonra bunlardan bir kısmı müstakil hareket etmek isteyince de karşısında eski ortağını, daha doğru ifadesiyle eski patronunu görüyor! "İslam=terör" dediler!.. Nitekim; bunlar daha önceleri Müslümanları, dinlerinin asıllarından kopardılar ve onun sapık kollarını (Vehhabilik-Taliban) adeta bir maden gibi işlediler! Bütün dünya kamuoyuna da İslamiyet diye bunların vahşi davranışlarını lanse ettiler. Öyle ki, muazzez ve mübarek İslam dini terörle anılır olmuştu. Yani ABD ve Batı, kendi elleriyle meydana getirip; önceki ortak hareket ettiği düşmanla (!) savaş başlatmıştır. Süper güçler; hele böylesine tek başına kalan bir süper güç, elbette bir taşla birkaç kuş vurmayı hedefleyecektir. Bundan daha tabii ne olabilir? Bakınız; Edelman'ın açıklamalarıyla, yapılmak istenilenler ne denli yumuşak ve insani bir kılığa sokulmuştur: "Büyük Orta Doğu coğrafyasında gelir dağılımındaki adaletsizlik ve yüzde 30-40'lara varan işsizlik ve buralardaki yönetimlerin kendi halklarına baskı ve şiddet uygulamaları teröre fırsat ve imkân veriyor. Dün, Doğu Avrupa ülkeleri de böyle değil mi idi? Onlar nasıl demokrasiye kavuşmussa bu ülkeler de, kendi dinamiklerini harekete geçirerek demokrasiye kavuşabilirler. Biz onlara asla zorla dikta etmeyiz! Ancak, demokratik seçimler ve insan hakları konularında her türlü desteği sağlarız. Bahreyn ve Ürdün'de bir dizi demokratik reformlar başladı bile! Bütün mesele, bu coğrafyadaki ülkeleri Türkiye'nin seviyesine çıkarabilmektir! Türkiye'nin de doğusu ile batısı arasında bir dengesizlik yok mu? Batı kısmı daha ileri gitmiş doğu ise geri kalmıştır. "Evet çıkacağını umuyorum" Pek çok ülkede; Müslüman ülkeler demokratikleşemez şeklinde ırkçı bir yaklaşım vardır ki, bu asla kabul edilemez. İşte; Türkiye örneği ortada!.." Büyükelçi Edelman'a Kıbrıs süreci soruldu. "İki tarafta da evet çıkacağını umuyorum. Zira, bu planın alternatifi yok. Güney Kesimi hayır derse, AB ile olan münasebetleri gerilecektir. KKTC'nin evet demesi halinde ise, tüm dünya kamuoyu ve tüm başkentler, Türkiye'nin elinden geleni yaptığında birleşecektir."