ABD ve AB samimi ise...

A -
A +

Türkiye'nin, AB'ye girmek için sarfettiği gayret takdire şayandır. Türkiye; onlarca yılda yapamadıklarını, son birkaç seneye sığdırmakla herkese parmak ısırttı! Anayasa ve kanunlarında yaptığı değişiklikler -ki, bunların yapılabilmesi düne kadar hayal bile edilemezdi- Türkiye'nin bu yöndeki samimi arzularının ispatıdır. Şimdi iş, bu kanunların uygulanmasına gelmiş dayanmıştır. Esasen Avrupalıların görmek istedikleri de, bu kanunların uygulanışıdır. AB'den "müzakere tarihi" alabilmek için yoğun gayretler sarfedilen bu süreçte en büyük şansımız; samimi olarak AB yanlısı bir partinin tek başına iktidarda bulunmasıdır. Nitekim; 70'li senelerin sonunda, Yunanistan'la birlikte ayağımıza gelen böyle bir şansı ve fırsatı, o günün iktidarında bulunan Ecevit elinin tersiyle itmişti. Bunun neticesinde de; AB kapısındaki Türkiye, Yunanistan'dan medet umar hale gelmiştir! İster kabul edin, ister etmeyin ama; durum bundan ibarettir. Dikkat ederseniz, aynı statükocu zihniyetin hâlâ direnmekte olduğunu görürsünüz. Kabahati kendimizde aramalıyız! Avrupa'nın istediği "Kopenhag Kriterleri"ni kanunlarınıza almanız kafi değildir. Çünkü; temelde bir zihniyet inkılabına paralel olarak; mevcut kanunların yönetmeliklerini hazırlayacak ve onları kuvveden fiile çıkaracak, yani toplum hayatına sokacak tek irade siyasi erktir. Siyasi irade ayak sürürse, eyyamcılık yaparsa; kısaca, eskiden olduğu gibi, yapar gibi edip oyalama taktiği güderse sittin sene müzakere tarihi alamayız. Geçen sittin senede, alamayışımızın ana sebebi de budur. Kabahati Avrupalılardan önce kendimizde aramalıyız! Zira; Avrupa, kendisine özgü bir değerler manzumesidir. Bu değerlerin zıddına işleyen bir sistemi içine alabilir mi? Bugün gelinen noktada ise, samimiyet sınavında olan AB ve ABD'dir. Türkiye, Avrupalıları da şaşırtacak şekilde ev ödevini yapmış bulunmaktadır. AB ve ABD, demokrasi konusunda samimi ve ısrarcı iseler, Türkiye'den başka model ülke bulamazlar. Kendilerinin de pek iyi bildikleri gibi, lâik ve demokratik tek İslam ülkesi Türkiye'dir. Barış ve huzurun yolu... Gerçekten; medeniyetler çatışmasının yerine barış ve medeniyetler arası diyalog aranıyorsa; Türkiye bu iş için biçilmiş kaftandır. Nitekim, bütün Arap ve İslam ülkeleri Türkiye'nin gözünün içine bakmaktadır! AB, "Hıristiyan kulübü" kabuğunu kırarak, Türkiye'yi içine almalı ve örnek olmalıdır. Dünyada barış ve huzur isteniyorsa, bunun yegane yolu hoşgörü ve diyalogtur. Orta Doğu'ya, Orta Asya'ya ve topyekûn İslam âlemine nüfuz edebilmenin yolu Türkiye'den geçmektedir. Bütün bu coğrafya, Türkiye'yi rahat ve müreffeh görecek ki, onu örnek alsın ve ona gıpta etsin! Nitekim; Başbakan R. Tayyip Erdoğan da önceki günkü grup toplantısında aynı konuya vurgu yaptı ve şöyle dedi: "Gerekli yapısal reformları tamamlayıp tek pazara entegre olmuş bir Tükiye, topluluk için bir yük değil, yepyeni bir ekonomik dinamizm kaynağı olacaktır. Kaldı ki; Avrupa ile Kafkasya, Orta Asya ve Orta Doğu arasındaki ulaştırma, enerji şebekelerinin merkezinde yer alan Türkiye, Avrupa ekonomisinin sürdürülebilir kalkınması açısından ilave bir stratejik önem de taşımaktadır..."

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.