AB'ye doğru adım adım

A -
A +

Biliyorsunuz; AB'ye girişte müzakere takvimi alabilmek için; ilgili ülkenin siyasi yapısında Kopenhag Kriterleri'ni yerine getirmesi gerekmektedir. Ekonomik kriterler ise, bundan sonra ele alınıyor ve Birliğin yardımları ile birlikte ortaklaşa yürütülüyor. Türkiye olarak; aleyhimize işlemesine rağmen, zaten daha önce Gümrük Birliği'ne girmiştik! Demek ki, bizim için asıl olan; siyasi kriterleri bir an evvel kanunlaştırıp hayata geçirmektir. 2004 senesinin Aralık ayında başlaması gereken müzakereler için zaman dardı ve neredeyse iki ayağımız bir pabuca sokulmak isteniyordu! 3 Kasım seçimlerinden sonra Türkiye'de siyasi istikrar yakalandı ve tek başına bir parti; büyük çoğunlukla iktidara geldi. Üstelik bu parti, AB'ye girmemiz konusunda son derece samimi ve gayretli. Bu durum Türkiye ve Türk insanı için bir şanstır. Önümüzdeki 6 aylık zaman diliminde, Birliğin dönem başkanlığını İtalya yapacaktır. İtalya'nın, özellikle Başbakan Silvio Berlusconi'nin, Türkiye'ye sıcak baktığı ve Türkiye'yi Birlik içinde görmek istediği ve bu uğurda da çaba sarfettiği bilinmektedir. Berlusconi, Fransa ve Almanya'nın olumsuz tutumlarına rağmen; dönem başkanlığının hedeflerini sıralarken; Türkiye'nin AB üyeliğini kolaylaştırmak ve hızlandırmak olduğunu açıkça ifade etti. Demek oluyor ki, içerideki olumlu havanın yanında, dışarıda da rüzgar lehimize esiyor. Nitekim; geçen hafta AB'nin bir jestine şahit olduk. Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi aldığı bir kararla; önümüzdeki eylül ayında yayınlanması gereken 'Denetim Raporu'nu Nisan 2004'e erteledi! Böylece; Türkiye'ye 7-8 aylık bir süre daha vermiş oldular! TBMM, Eylül 2003 raporuna olumlu girebilmek için, yaz tatilinden dahi fedakarlık yapmıştı. Temmuz ayındayız ve Meclis harıl harıl çalışıyor! Burada muhalefet paritisi olan CHP'nin de hakkını yememek lazım. Uyum Paketleri'nin kanunlaşmasında iktidarla tam bir uyum birliği içinde çalışmaktadır. Zaten bu proje belirli hükümetlerin değil; bütün bir milletin en az 200 senelik hülyasıdır! Muhalefetle birlikte iktidar partisinin ittifakla çıkarmış oldukları 6. Uyum Paketi, Cumhurbaşkanı tarafından Meclis'e iade edildi! Gerekçe de; Terörle Mücadele Kanunu'nun 8. maddesinde yapılan değişikliğin terörü azdıracağı endişesi olarak gösterildi. Ayrıca; mahalli-ana dillerde yapılacak yayınların da, milli birliğimizi ve bütünlüğümüzü zedeleyebileceği; bütün bu durumların bir kere daha iyice düşünülüp karara bağlanması istendi. Cumhurbaşkanı böyle davranmakla, demokratik hakkını kullandı. Son söz elbette TBMM'nindir. Muhalefetle birlikte iktidar partisinin ittifakla çıkarmış olduğu bu Paket'in, Cumhurbaşkanlığı'na aynen sunulacağı Dışişleri Bakanı Abdullah Gül tarafından açıklandı. Aynı hassasiyet, vaktiyle TCK'nın 141, 142 ve 163. maddeleri için de gösteriliyor ve bunların kalkması halinde, ülkenin kaosa sürükleneceği ileri sürülüyordu. Merhum Özal, bunları bir çırpıda halletti ve sonuçta; duyulan endişelerin hiç birisinin gerçekleşmediği görüldü! Aynı şekilde; ana dilde kaset, gazete ve dergilere de müsaade edildi! Ne oldu?!. Bilakis; revaçtan düşmediler mi?!.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.