Ağzı olan konuşuyor!

A -
A +

Bu ülkede en kolay, ucuz ve mesuliyeti olmayan şey; konuşmak! Ağzı olan herkes; bilsin bilmesin, konunun uzmanı olsun olmasın hemen her konuda ahkâm kesiyor! Bilime ve insana saygısızlığın daniskası olan böyle bir durum dünyada yalnızca bize has; şifası olmayan hastalıklı bir tutumdur. Böyle bir hastalığa, elbette durduk yerde müptela olmadık. Toplum olarak; dışımızdaki, bize düşman baskın kültürlerin ana hedefi olmak ve buna karşı gerekli tedbirleri almak yerine, tam bir teslimiyetçi eda ile boyun bükmemiz bizi bu hale getirdi. Evvela; değer yargılarımızı, inanç ve ahlak ölçülerimizi yitirdik! İnsan, yaratılışı ve yaratılış gayesi itibariyle medeni bir varlıktır. Nesiller boyunca, medeni olabilmenin mücadelesini vermiştir. İnsanoğlu; içiyle ve dışıyla bu mücadeleye memur, mecbur ve hatta mahkumdur. İşte; bu mücadeleyi başaranlar kahramanlaşarak medenileşir. Yoksa; insanın canavarlaşması ve hayvandan da aşağı bir hal alması işten bile değildir! Düşünmeden, araştırmadan, incelemeden; dolayısıyla bilmeden konuşan ve bu konuşmayı da 'sağırlar diyaloğu'na dönüştüren bir toplum medeni olabilir mi? Medeniyeti unutturulan ve kaybettirilen bir toplumdan medeni olması beklenebilir mi? Böyle bir halde; baskın kültürlerin papağanı olmaktan ileri gidilebilir mi? Bizi, dinimizden ve dilimizden uzaklaştırarak 'çağdaş' kılmak isteyen iç ve dış 'mütegallibe' mensupları el ele vererek; önce, madde planında 'Cihan Devleti'mizi ve ardından da, mana planında ruhumuzu yok ettiler! Köksüz, dinsiz ve dilsiz bırakılan bir toplum sadece 'ırki' temel üzerinde yaşatılmaya çalışıldı! Türk ırkını İslam medeniyetinden soyutlar, dilini; 'öztürkçe' savsaklamaları ile mide gurultusuna indirgerseniz; meydan yerine cascavlak bıraktığınız bu hilkat garibesinden ne bekleyebilirsiniz? Bu toplumda idealizm ve bir davanın heyecan beklentisi ve özlemi olabilir mi? Mankurtlar ve zombiler panayırında; cevher de olsa hangi mala müşteri bulabilirsiniz? Mütegallibenin öncülerinden; çıkardığı İçtihat mecmuası ile, öz ciğerinin ufunetini ve küfrünü kusan Abdullah Cevdet (Üstad Necip Fazıl ona Aduvvullah derdi ki, doğrusu da budur), ruhumuzdaki ve beynimizdeki iğdişleştirmeyle de yetinmeyerek; 'Türk ırkının ıslahı için, Macaristan'dan damızlık erkek ithalini' teklif etmişti! Bırakın Osmanlı dönemini; hangi eğitim kademesinde olurlarsa olsunlar; bugünkü Türk çocukları Cumhuriyet devrindeki şair, yazar ve düşünürlerden hangisinin kitabını alıp okuyup anlayabiliyor? Bir Yahya Kemal'i, bir Peyami Safa'yı, bir Halit Ziya'yı, bir Ahmet Hamdi'yi vb. bugünkü Türk çocukları okuyup anlayabiliyor mu? 20 sene 30 sene öncesinin yazılmış bir kitabını okuyup anlayamayan nesillerden düşünmesini, mukayese yapmasını ve düşünce üretmesini beklemek, aptallık derecesinde saflık ve serapa eblehlik değil de nedir? Cumhurbaşkanı A. Necdet Sezer; İstanbul'da açılış konuşmasını yaptığı 'Felsefe Kongresi'nde; 'Türkçe felsefe'den dem vuruyor! Hangi Türkçe? Ve, hangi Türkçe ile nasıl bir felsefe?!. Her halde; kendini zorlayarak konuşmaya çalıştığı Türkçe'siyle olmasa gerek!

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.