AİHM'nin kararı su götürür de...

AİHM'nin Refah Partisi hakkındaki kararı daha çok konuşulacağa benziyor. Her şeyden önce; 4'e 3 olarak alınan bu karar, henüz 'Temyiz'de kesinlik kazanmadı. İşin enteresan yanı, Mahkeme'nin tarihinde ilk defa böyle bir davaya bakması ve bu yönde bir karar vermesidir. Karar, iç ve dış demokratik çevrelerde sürpriz bulundu. Çünkü; aynı mahkeme bugüne kadarki kararlarında; teröre bulaşmamış, eyleme kalkışmamış, terörü övmemiş, eylemi kışkırtmamış ve yalnızca salt fikirde kalmış bütün partiler hakkında, şimdikinden aksi yönde karar alıyordu. Refah Partisi hakkındaki bu kararın biraz zorlama ve siyasi ağırlık taşıdığını söyleyebiliriz. Partiye atfedilen Şeriat düzenini getirmek ve dolayısıyla demokrasiyi ortadan kaldırmak tezi; hukukun 'suç işlenmeyince sabit olmaz' prensibine aykırıdır. Zira, iktidarda denenmiş bir partinin icraatlarında böylesi bir suçun sabit olmadığı ortadadır. Parti yöneticilerinin, değişik ve çok önceki zamanlarda yaptığı boşboğazlık cinsinden konuşmalar, 6 milyon oy almış ve iktidara gelerek, icraatları denenmiş bir partinin kapatılmasına sebep teşkil edebiliyorsa; burada hukuktan öte siyasetin ağır bastığı aşikardır. AİHM'nin vermiş olduğu bu karar, su götürür de; kararın muhataplarının duruşları ve karar hakkındaki değerlendirmeleri cidden calib-i dikkattir. Aynı mahkemenin bugüne kadarki aleyhimizde vermiş olduğu yığınla kararları görmezlikten gelerek, mal bulmuş mağribi misali, bu karara sarılmak, hakkaniyet ölçüsüyle ve salt hukuk anlayışıyla ne bağdaşır? Hepsi kötü de, yalnızca bu mu iyi?! Zaten, biz ne kaybediyorsak, hep bu; 'ifrat ya da tefrit'e düşmekten kaybetmiyor muyuz? Davayı açıp da kaybedenlerin söz ve davranışları ise, bundan daha vahim! Neymiş efendim? Mahkemede bir Türk hakim varmış! Hatta, hatta, ülke olarak yardımda bulunduğumuz Arnavut hakimin aleyhteki kararını anlamak mümkün değilmiş! Şu ifadelerin hangisinde bir mantık silsilesi var Allah aşkına? Bir kere milliyetle hukukun ne alakası vardır? Türkiye aleyhinde verilen onlarca kararlarda Türk hakimler de var! Buna ne diyeceksiniz? Bir ülkeye yardım, o ülke mensubu bulunan bir hakimin kararını etkileyeceğini düşünmek abes ve bu kararın yardım eden ülke lehine değil de, kendi lehlerine olmasını beklemek de abes üstü abestir! O zaman adama demezler mi, Kıbrıs'lı, İngiliz ve Avusturya'lı hakimler de sizin lehinize karar verdi; onlarla ne birlikteliğiniz ve müşterekliğiniz var acaba?! Ayrıca; mahkemenin sonucuna katlanmayacaktınız da, ne diye mahkemeye müracaat ettiniz? Bugüne kadar, Batı'nın bütün değerleri ile alay edeceksiniz, bunları iç politikada kullanıp milletten oy alacaksınız ve sonunda Batı kulübü diyerek yerden yere vurduğunuz bu mahfilde hak arayacaksınız! Beklediğinizi bulamayınca da, yaylım ateşine devam edeceksiniz! Bizimkilerin anlayışına göre; bu hukuk ve siyaset, gerçekten bu kadar ucuz mu?