Alman dostluğu...

A -
A +

İki gündür Almanya'dayız. TOBB bir "ilk"e imza atarak, Almanya'nın Köln şehrinde Türk-Alman Sanayi ve Ticaret Odası'nı açtı. İş adamı Kemal Şahin'in genel başkanlığını üstlendiği odanın; zaten iyi konumda olan Türk-Alman ticari münasebetlerini arzu edilen, çok daha iyi konumlara getireceğinden eminiz. Kemal Şahin'e "Prusyalı Türk" diyorlar. Aile genlerinden gelen Türk hasletleri ile Alman iş prensiplerini tavizsiz uygulamasından dolayı bu sıfatla anılıyor. Yirmi sene önce Almanya'da mühendislik tahsili yapan Kemal Şahin'e Almanlar iş vermemiş. Beş bin markla; otomobilin bagajına koyduğu tekstil ürünlerini pazarlayarak ticarete atılmış bu genç müteşebbis bugün; sadece Almanya'da on bin kişiye istihdam sağlayan birkaç Türk devinden biri... Altmışlı senelerin başında, başta Almanya olmak üzere; Avrupa'nın muhtelif devletlerine işçi olarak gelen Türkler, bugün üçüncü nesil olarak buradalar ve bunlardan birçoğu (altmış bin) patron-işveren konumundadır. "Türkiye bizim için bir şanstır" Burada merhum Turgut Özal'ı bir kere daha rahmetle anmak gerekir. Zira, onun gününe kadar, gurbetçi kardeşlerimiz tamamen unutulmuştu. Her birinin pasaportunda "Özel iş yapamaz ve oturum alamaz!" yazıyordu. Özal, insan haysiyetine insan hak ve hürriyetlerine aykırı bu hali kaldırarak, Türklere patronluk yapma yolunu açmıştı. Açılışı Başbakan Tayyip Erdoğan'la Almanya Şansölyesi Başbakan Schröder birlikte yaptılar. Erdoğan'ın karizmatik yapısı, samimi ve içten tavrı ile kararlı tutumu Şansölyeyi çok etkilemişe benziyordu. Schröder, heyecanlı bir konuşma yaptı ve şöyle dedi: "Bugünleri, bundan yirmi sene önce hayal bile edemezdik. Bunun tipik örnekleri Sn. Kemal Şahin'le, önümüzdeki aylarda Avrupa Parlamentosu'na Almanya temsilcisi olarak katılacak Vural Öger'dir. Bu iki insan, Türk-Alman münasebetlerinin hem bugününü ve hem de yarınını temsil ediyorlar. Türkiye AB sürecinde, kırk senedir o kapıda bekletiliyor. Burada kabahat tek taraflı değildir. AB, bir değerler manzumesidir. Bu değerler manzumesine inanan ve bunları kararlılıkla uygulayan bir Başbakan'a sahipsiniz. Siyasi olarak birkaç eksiklik kaldı, onları da önümüzdeki ayda hallediyorsunuz. Biz, yetmiş milyonluk Türkiye'yi AB ve Almanya için bir şans olarak görüyor ve öyle değerlendiriyoruz. Almanya'nın sadakatinden ve dostluğundan emin olun; Almanya'ya güvenebilirsiniz..." Başbakan Tayyip Erdoğan ise; Türkiye ile Almanya'nın stratejik ortaklığına vurgu yaparak şunları söyledi: "Bismark, siyaseti 'mümkün olanı gerçekleştirmek sanatı' olarak tanımlar. Ben, buna; 'mümkün olanı zorlamak' diye de ekliyorum ve bütün şartları zorlayacağımızı ifade ediyorum. "Daha demokratik Türkiye için; AB" Türkiye'de halkın yüzde yetmişi AB'den yanadır. Dün, bunlara 'neden AB' diye sorulduğunda; ekonomik sebepleri öne sürüyorlardı. Bugün ise; 'insan hak ve hürriyetleri ve daha demokratik bir Türkiye için AB' diyorlar... AB, kendi geleceğini 'çeşitlilik içinde birlik' ideali temeline oturtma kararlılığını gösterecektir. Nüfusunun büyük bölümü müslüman bir ülkeyi Avrupa ile bütünleştirerek; yeni bir soğuk savaşa itilmek istenen İslam ve Hıristiyan dünyası arasındaki diyalog ve iş birliği zeminini kuvvetlendirecektir."

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.