Türkiye'miz çok netameli bir 'çözüm' sürecinden
geçiyor. Belli ki birileri; otuz sene süren ve 40 bin insanımıza mal
olan bu kanlı savaşın bitmesini istemiyor. Bu birilerinin kim olduğunu
derin derin düşünmeye gerek yoktur. Bunlar, Türklüğün ebedi
düşmanlarından başkası olamaz. Dışımızda mebzul (bol) miktarda bulunan
bu hainler güruhunun; maalesef içimizde de uzantıları vardır.
Batılı şer güçleri (İngiltere ve Fransa); imparatorluk
topraklarımızı paylaşıp, güney sınırlarımızı belirlerken; ciğerlerimizin
yarısını sınırın öbür tarafında bırakıp öylece çizdiler! Hatay'ı
1938'de anavatana katabildik ancak; Musul ile Kerkük o gün bugündür
ayrılık ateşi ile yanmaktadır. Bugün itibariyle; bu ateşin söndürülmesi;
o yerlerin Türkiye'ye iltihakından ziyade Türkiye'nin nüfuz sahasına
girmelerini temin şeklinde olabilir.
Tıpkı Suriye'nin vaktiyle Sovyet Rusya'nın nüfuz sahasına girmesi
gibi.. Bu durumu sezinleyen Irak; hop oturup hop kalkıyor! Ve; Türkiye'yi terk eden teröristlerin Irak'a girişlerinin kabul edilemez olduğunu açıklıyor!
Peki; şimdiye kadar bu terör örgütü mensupları nerede idi?! Nereden
bizim üzerimize salınmaktalar? Terör örgütünün yerleşip kamplarını
kurduğu ve tüm lojistiğini sağladığı yer, Irak'ın kuzeyi değil mi?
Orada yaşarken ve üzerimize salınırken iyi de; geri dönüşte mi kötü?
Ne Irak ve ne de Suriye'nin merkezî yönetimleri, Türkiye'nin
dirliğini ve düzenini istemezler. Dirliğini yıkıp düzenini bozmak için
ellerinden geleni artlarına koymazlar.
Barış süreci ile beraber Türkiye'mizin ufku açılıyor. Bölgenin,
yegane belirleyici gücü olmada hızla yol alıyor. Bu durum; kandan ve
gözyaşından beslenen; başta Batılılar olmak üzere; bölgemizde de
birilerini elbette rahatsız edecektir.
Rahatları kaçan bu ülkelerden; barış sürecine seyirci kalmalarını
ve elleri kolları bağlı oturmalarını beklemek safdillik olsa gerektir.
Bize düşen; her şeye rağmen süreci sağlıklı bir şekilde; sabırla ve inatla sürdürmek ve bir o kadar da dikkat kesilmektir.
Zira; sınırlarımızın hemen ötesinde her gün pırasa gibi onlarca
insan doğranmakta; Suriye olsun, Irak olsun; her an her türlü
olumsuzluğa teşne bir manzara arz etmektedir.
Kargaşa ve kaosun hüküm sürdüğü bu yerlerde; batılı, doğulu ve bölgesel hemen her gücün gizli servisleri cirit atmakta ve kimin eli kimin cebinde olduğu belli olmamaktadır!
Belli olan tek şey ise; bunların hepsinin gözünün bizim üzerimizde olma keyfiyetidir.
Aman dikkat!!!