Eğitimde fırsat eşitliği anayasal bir hak diyoruz; meslek liselilerin üniversitelere girişlerini engelliyoruz! Motor sanat lisesini bitiren bir genç, bunun yükseği olan makine fakültesine gidemiyor. Aynı şekilde tekstil lisesini bitiren meslek lisesi mezunu bir genç tekstil mühendisi olamıyor. Bunların üniversiteye girişteki imtihanda puanları, klasik-düz liselilere oranla yüzde 60 dolayında daha düşük hesaplanıyor! Bu haksız durumu geçen koalisyon iktidarı; sırf imam-hatipliler üniversitelere giremesinler diye tatbik mevkiine koydu. Anayasaya aykırı bu durum karşısında kimseden ses çıkmadı. Halbuki, bu ülkede eğitimsizlikten ve özellikle mesleksizlikten şikayet edilir. İmam-Hatip konusu ise, oldu olası bir türlü gereği gibi anlaşılamıyor! Ya anlatılamıyor veya anlatılıyor da muhataplarınca anlaşılmak istenmiyor. Türkiye'mizde İmam-Hatip okullarının açılmasını temin eden parti, zannedildiği gibi sağ bir iktidar değildir. 40'lı yıllardaki tek parti döneminin; yani CHP'nin eseridir. Ki, o vakitler 2. Adam İsmet İnönü Cumhurbaşkanı idi ve dediği dedikti. İmim-Hatip okulları CHP'nin bile görmek zorunda kaldığı bir ihtiyaçtan doğdu. Bilahare iktidara gelen Adnan Menderes (DP), bu okulları çoğalttı. Esas imam-hatip okulu kahramanı ise, sayın Süleyman Demirel'dir. Onun iktidarları döneminde bu okullar yurdun dört bir yanını yayıldı. Bilindiği üzere bu okullar ilk kuruldukları yıllar itibariyle orta ve liseyi; yani ortaöğrenimin müfredatlarını ihtiva ediyordu. Tabii orta okul ve lise müfredatının yanında dini bilgiler ağırlıklı olarak verilmekteydi. Millet bu okulları sevdi, sahiplendi ve açılmalarının çoğalması için yoğun gayret sarfetti. Arsa tahsis etti, eğitim ve yurt binalarını yaptı Milli Eğitim Bakanlığına hediye etti. Bakanlık buralara yalnızca öğretmen tayin etti. Külfeti, millet çekmeye devam etti. Milletin bu okullara rağbetinin sebebi açıktı. Çocukları hem dini bilgileri alıyordu ve hem de orta ve lise müfredatını öğreniyordu. Çocuğunu klasik-düz liseye göndereceğine bu okullara göndermeyi yeğledi. Yani, millet, çocuklarını imam ve hatip olsunlar diye bu okullara göndermedi. Ortaokul ve lise müfredatını öğrendikleri ve bu bilgilerle katıldıkları üniversite imtihanlarında istedikleri yüksek okul ve fakültelere girsinler diye gönderdi. Milletin görüp değerlendirdiği bu durumu bir kısım aydınlarımız hâlâ göremiyor ve bu kadar imam-hatibi ne yapacağız demeye getiriyorlar! Geçende birisi çıkıp; imam-hatip açığını ve yıllık ihtiyacı Diyanet'ten öğrenip, bu ihtiyaca göre okul açalım diğerlerini kapatalım dedi! O vakit adama demezler mi; Türkiye'de çeşitli branşlarda fazlalık var; mesela ziraat mühendisleri haddinden fazladır. Kapatalım mı ziraat fakültelerini?! Sanki Türkiye'de her branş sahibine iş bulunuyor da, eğitimde de ona göre planlama yapıyorlar! Benim aynı dönemden okul arkadaşım Tayyip Erdoğan da imam-hatipli ama, ben onun bir gün imam-hatiplik yaptığını hatırlamıyorum. Liseden sonra ticari yüksek ilimler tahsili yaptı; bu kişi şimdilerde Başbakandır. Her imam-hatiplinin başbakan olacağından korkuyorlar zahir!