Asıl iş bundan sonra...

A -
A +

Türkiye'miz AB yolunda çok önemli ve kritik bir eşikten, yüzünün akıyla geçti. Elbette bugüne gelişte gelmiş geçmiş iktidarların payı vardır. Ama şu hususu bilelim ki; AK Parti iktidarının son iki senedir göstermiş olduğu yoğun gayret ve üstün performans her türlü takdirin üstündedir. Milletimizin tarihinde önemli bir kilometre taşı olan bu eşiğin geçilmesinde lokomotif görevi üstlenen Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile Dışişleri Bakanı Abdullah Gül 'ü bu gayretlerinden ve başarılarından dolayı milletimiz asla unutmayacaktır. Dile kolay; karşımızda bulunan ve her birinin kafasından ayrı sesler çıkan 25 devletin yöneticileri ile adeta meydan muharebesi yapıldı. Sonunda Türk'ün çelik iradesi karşısında hepsi boyun eğmek zorunda kaldı. Her zaman söylüyoruz; Türkiye büyük devlettir. Yeter ki, onu yönetenler bu büyüklüğün farkında olsunlar! İşte; hep birlikte gördük; Avrupalı gerçekte bizi istememesine rağmen, bizden vazgeçemiyor. Türkiyesiz edemeyeceklerini onlar da biliyor. Taraflı ve maksatlı demeç! Bakınız; Fransız Cumhurbaşkanı ağzındaki baklayı derhal çıkarıverdi! Türkiye, - sözde- Ermeni soykırımını tanımalıymış... Yarın, Fransız halkı Türkiye'nin tam üyeliğini referandumda oylayacağı zaman bu hususu dikkate alırmış. Fransa'da yaşamakta olan bir avuç Ermeni, ne vakitten beri Fransız milletini temsil etmektedir? Avrupalı bir devlet başkanına böyle taraflı konuşmak yakışıyor mu? Onun talebi, arşivlerin tarafsız tarihçilere açılması şeklinde olmalıydı. Çünkü; Türklerin iddiası da Ermeni mezalimi olduğu yönündedir. Verilen taraflı ve maksatlı bu ilk demeç, bundan böyle işlerimizin ne denli çetin geçeceğine işarettir. Tıpkı Kıbrıs konusunda olduğu gibi, Kopenhag Kriterleri'nde olmamasına rağmen, Brüksel'de önümüze konması ile işi kopma noktasına getirecek vaki taleplerin olacağı şimdiden bellidir. Merhum Özal 'ın işaret ettiği gibi bu yol, ince ve uzun bir yoldur. Neyse ki, biz işimizi biliyoruz. Eksikliklerimizi de biliyoruz. Bütün bunları Avrupa bize dayatıyor diye değil, bütün bu müktesebata bizim milletimizin ihtiyacı olduğu için talibiz. Evet, asıl işimiz bundan sonra başlıyor. Biz, Avrupa normlarını yakalayalım ve onlarla yaşayalım; Avrupa isterse bizi şeklen içine almasın! Böylelikle biz nasılsa fiilen Avrupa'nın içinde olacağız. Daha şimdiden bu halimizle bile Avrupalı değil miyiz? Ticaretten güvenliğe kadar Avrupa'nın hemen tüm kurum ve kuruluşlarının ortağıyız. Avrupa ile Gümrük Birliği 'ndeyiz. Ticaretimiz büyük miktarda Avrupa ülkeleriyle. AB ülkelerinde dört milyona yakın insanımız üç-dört nesildir oralarda yaşamaktadır. Bunların çoğu, bulundukları ülkelerin vatandaşıdır. Türkiye fiilen Avrupalıdır Yani Türkiye, fiilen Avrupalıdır. Ama onlar bu durumu görmezlikten gelir ve aynen sürdürürlerse kendileri bilir! Biz, bugünlere onların sayesinde gelmedik. Bugünkü Japonya örneği, önümüzdedir. Gıpta edilecek bir demokrasileri ve kalkınmışlıkları var. Japonya bu durumu AB'ye üye olmasına borçlu değil herhalde. Japon halkının azim ve kararlılıkla çalışmasına borçlu. Hakkımızda bunca ters ve maksatlı düşünenler karşısında, çalışmaktan ve onları başarılarımızla ezmekten başka çaremiz yoktur.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.