Osmanlının hayalini görmek, hiç kimseye bir şey kazandırmaz. Biz; Osmanlı derken; dünün tarihi hakikatlerinden bahsediyoruz. Bugün için Osmanlıdan dem vurmak ham hayalden öteye geçemez. Zira; insanlar nasıl iseler, öyle idare edilirler. Yani, kuluna zulmetmez Hüda'sı; insanın çektiği, yaptıklarının cezasıdır. Bu halin daha açık ve en belirgin ifadesini, Resullullah (aleyhisselem) Efendimizin şu hadis-i şerifinde bulmaktayız: 'Amirleriniz, amellerinizdir!'
Kendilerine 'İslam' diyen ülkelerin haline bakın! Türkiye'den başka, hatta Tayyip Erdoğan'dan başka, haksızlıklar ve zulümler karşısında susmayan var mı? Hani, onların yani Müslümanların inancına göre; haksızlık karşısında susanlar şeytandı! Hani, nerede şeytan olmayan liderler ve halklar?!
Bırakın susmayı; başta Suudi Arabistan olmak üzere Körfez ülkeleri; 'Sahibinin sesi' olarak; Sisi denilen Firavunun yanında yer alıyor. Mısır'daki faşist devrimden kim veya kimler hoşnuttur? Elbette başta İsrail olmak üzere, ABD ve Batılı Firavunlar zevkten dört köşe olmaktalar. Onların meşrebi ve mesleği bu da; peki, ya İslam ülkelerine ve hatta Arap ülkelerine ne demeli?
Mü'min, aynı delikten iki kez ısırılmaz; oysa, bunların ısırılmaları sayısız.. İşte; bu kadar Müslüman bunlar! Nerede Arap Birliği; nerede İslam Ülkeleri Teşkilatları; nerede BM?! Bugün değilse ne vakit lazımlar? Suriye'de Mısır'da oluk oluk Müslüman kanı akıtılırken sessiz kalan ve hatta zalimleri destekleyen bir dünyada; adaletten, demokrasiden ve hepsinden önemlisi insanlıktan bahsedilebilir mi?
Geçen hafta yabancı bir gazetenin yorumu; Sisi'yi kullanan İsrail, artık onun işinin bittiğini biliyor ve bir süikast sonucu kendisini öldürtüp; Mısır'ın iç savaşa sürükleneceğini ve bu şekilde İsrail'in önümüzdeki onlarca sene rahat nefes alabileceği şeklindeydi!
Cenab-ı Hakk İslam ülkelerine bunca nimet verdi. Ve; yihe Cenab-ı Hak buyuruyor ki: 'Verdiğim nimetlere şükrederseniz, onları elbette arttırırım. Nimetlere şükretmek demek, onları yerli yerinde, yani Cenab-ı Hakk'ın isteği doğrultusunda kullanmaktır. Nankörlük ederseniz; elinizden mutlaka alır ve size elbette şiddetli azap ederim!'
Bütün bir İslam aleminin ellerindeki nimetlere ne denli nankörlük ettikleri apaçık ortada! Şu halde; başa gelen bunca bela ve musibet boşuna olmasa gerektir!
Bu gidişle; bu bela ve musibetin mevzii kalmayacağı ve Allah saklasın; bölgeyi ve hatta dünyayı tutuşturacağından endişe ediliyor!