Türkiye'miz hiçbir zaman bu kadar kötü yönetilmemişti.Memleket, en ücra köşesine kadar, adeta bir yangın yerini andırıyor. 65 milyon insanın, çok az bir kısmı hariç, geride kalanların hemen hepsi açlığa mahkum! Topyekun bir milleti kan ağlatanlar ise, hiçbir şey olmamış gibi, tepemizde tepinmeye devam ediyorlar! Hükümet alternatifimiz yok diyerek, büyük bir pişkinlikle milletin ensesinde boza pişirmeye devam ediyor. Bu ülkede, tarihinde ilk defa esnaf yürüdü. Toplumun çimentosu olan esnaf kesiminin masum ve halisane yürüyüşlerini bile, birkaç provokatörün eylemi yüzünden engellediler! Meydan yerinin yangına döndüğünü görmeyen, milletin ıstırabını hissetmeyen; fildişi kulesinde, milletine sırtı dönük yaşayan siyasetçi, hâlâ taraftar bulup alkış alabiliyorsa; pes doğrusu! Üç-beş kiralık şakşakçının tuttuğu tempoya bakın hele! 'Millet, seninle gurur duyuyor!' Ayol! Hangi millet? Senin millet dediğin, besleyerek etrafında bağırttığın üç-beş şakşakçı değildir. Millet, otuz iki dişini gömmüş, derin bir sukut ve sabır içinde, ibretle sizi, sizin yaptıklarınızı seyrediyor! Hangi partiden olursa olsun, mevcut siyasiler, milletin güvenini yitirdiler. Zira, hemen hepsi, geldiği iktidar koltuğunda, milletin ümitlerini tükettiler! Bunların yüzünden de, en itibarlı olması gereken siyasetçi ve siyaset kurumu, yerlerde sürünür oldu! Ondan dolayıdır ki, yapılan kamuoyu yoklamalarında, mevcut partilerden hiçbirisi, barajı aşamıyor. Milletin yüzde 50'den fazlası ise, mevcut siyasilerde hiçbir umut görmüyor. Bozuk siyaset ve kötü siyasetçi yüzünden, Türk insanı; Cumhuriyet tarihinin en bedbaht, en fukara ve en ümitsiz halini yaşıyor! Yalanın dolanın, yolsuzluğun, yoksulluğun, uğursuzluğun, kapkaççılığın, vurgunculuğun, rüşvetin, hırsızlığın, adam kayırmacılığın gırla gittiği bir memlekette hangi dirlikten, düzenden ve huzurdan söz edilebilir? Dirlik ve düzen görünüyorsa bile, bu görünüştedir! Millet, için için kaynıyor! Millet, açız diye bağırıp sokağa dökülmüyorsa bu, onun edebindendir. Aç adam, fırın yıkar derler; milleti açlığa mahkum ederek, onun tahammül sınırlarını zorlamayın! Millet, sizi tutkalla o koltuklara oturtmadı. Siz, yapamıyorsanız da, elbet bir yapan gelecektir; yeter ki millete o seçim şansını verin. Verin ki, siz de Hanya'yı Konya'yı görün! Boşa geçirilen her gün, Türkiye'nin ve Türk insanının aleyhine işliyor. Zillet içindeki bu bekleyiş daha ne kadar sürecek? Ateş düştüğü yeri yakıyor ve bu hal, idarecilerimiz tarafından görmezlikten geliniyor. Pek yakında bu yangın, bütün memleketi kapladığında ne yapacaklar? Korkunun ecele faydası olsaydı!..