Atı alan Üsküdar'ı geçti!

A -
A +

Her ülkede toplum mühendisliği ve bu işin uzmanı mühendisler vardır ancak; bizdekiler biraz farklı! Bizdeki toplum mühendisleri fazla işgüzar! Hâlâ eski yöntemleri kullanıyorlar. Yakın tarihimizde, toplum mühendisliğinin en etkili örneğini Abdullah Öcalan'ın paketlenip Türkiye'ye teslim edilişini gördük. O dönemin öncesinde (28 Şubat süreci) Refah-Yol hükümeti alaşağı edilmiş ve neticede Necmeddin Erbakan'a iktidar yolunun kapanması hedefleniyordu. Doğru Yol Partisi'nin başındaki Tansu Çiller de Necmeddin Erbakan'ın narında yanmış olarak; aynı mühendislerce tu-kaka edilmişti. Hedef DSP-ANAP koalisyonunu iktidara taşımaktı. Bölücü başının paketlenip teslim edilmesi Bülent Ecevit'i birinci parti yapmaya yetmişti. Bülent Ecevit, eline geçen bu tarihi fırsatı öylesine güzel değerlendirdi ki, seçim öncesi, herhangi bir seçim çalışması ve şehir mitingi bile yapmaya ihtiyaç duymadan seçimlere gitti. DSP-MHP-ANAP koalisyonu Yalnız o seçimlerin sonunda, mühendisleri şaşırtan bir gelişme olmuştu ki o da MHP'nin umulmadık şekilde güçlenmesi idi! MHP lideri Devlet Bahçeli, Başbakanlığı elinin tersi ile itip Doğru Yol Partisi'ne; "O biraz dinlensin!" deyince mühendisler de, onları yönetip yönlendirenler de derin bir nefes aldı ve böylece DSP-MHP-ANAP koalisyonu kurulmuş oldu. Demokrasi tarihimizi, ta 1946'dan beri iyice bir inceleyin; Hemen her seçim öncesinde halkın sindirilmek, ürkütülmek ve korkutulmak istendiğini görürsünüz! Burada halk yani millet nedir; biliyor musunuz sevgili okuyucularım? Millet demek CHP'nin karşısında yer alan en büyük merkez partisidir. Dün, bunlar sırasıyla DP (Merhum Adnan Menderes'in Demokrat Partisi), AP (Süleyman Demirel'in liderliğini yaptığı Adalet Partisi), ANAP (Merhum Turgut Özal'ın liderliğini yaptığı Anavatan Partisi) idi. Bugün de AK Parti toplum mühendislerimizin boy hedefidir! Maalesef, milletimize 4.5 senedir bir nefes alması çok görülmektedir! Halbuki, milletçe biz bu iktidarı yani tek başına bir siyasi partinin iktidarını 90'lı yılların başından beri beklemekteydik. Bu ülkede taş üstüne taş Bu ülkede taş üstüne taş konabiliyorsa yani kalkınma hamlesi sağlanabiliyorsa, bunu yalnızca tek başına iktidarda olan hükümetler temin edebiliyor. Bizim gibi doğurganlığın böylesine fazla olduğu yani istihdam açığının her geçen gün büyüdüğü ülkelerde kalkınma hızını yüzde beşlerin altına düşürmemelisiniz. Şöyle geriye doğru bir bakın bakalım; hangi koalisyon döneminde bugünkü gibi yüzde 7'ler, hatta yüzde 9'lar dolayında bir kalkınma hızı yakalanabilmiştir? Bugünkü nüfus artış hızımızla her sene bir milyon insana yeni iş sahası (istihdam) bulmak zorundayız. Başta terör olmak üzere her türlü olumsuzluğun temelinde işsizlik yatmaktadır. Bugün bile terör örgütü bu durumu istismar ederek, işsiz gençleri kandırıp dağa çekmektedir! Yunanistan'dan ibret alalım; adamlar şöyle ettiler, böyle ettiler ülkelerinde darbeyi yasakladılar! Kişi başına 20 bin dolarla AB'nin saygın bir ülkesi konumundalar. Keza, dünün komünist ülkeleri bile (Varşova Paktına ait Doğu Avrupa ülkeleri) bizi fersah fersah geçtiler. Kısaca, atı alan Üsküdar'ı geçerken bizim toplum mühendislerimiz ve onları yönetip yönlendirenler bu durumları hiç mi görmüyorlar? Görmüyorlar ki, öz çocukları ve gelecek nesilleri dahil hepsini birden tehlikeye atıyorlar!

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.