Milletimizin bir kısmı, şu ya da bu şekilde bir araya getirilerek çeşitli mitingler düzenleniyor. Bunları bir partiye veya bir örgüte mal etmenin imkanı yoktur. CHP lideri Deniz Baykal, bu mitinglere giderek parsadan nemalanmak istese de, kazın ayağının hiç de öyle olmadığını görüyor. Zira, kalabalıkların, bizzat Deniz Baykal'ın şahsına haykırdığı aleyhte tezahüratlar öyle yenilir yutulur cinsten değildir! Deniz Baykal, mitinglerde meydana getirilen kalabalıkların kendi partisine teveccüh etmeyeceğini bildiğinden; ayrıca soldaki birleşmeyi temin edememenin kızgınlığı ve hırçınlığı ile ağzına geleni söylüyor. Halbuki, demokrasilerde Ana Muhalefet partileri de en az iktidarlar kadar etkindirler ve bundan dolayı da aynı derecede sorumlu davranmaları gerekmektedir. Sözlerin nereye gittiğini çok iyi tartarak ve hesap ederek söylenilmesi gerekir. Deniz Bey'in son günlerde oynadığ en tehlikeli oyun, kanaatimizce mevcut kalabalıkları ayrıştırarak onlardan medet ummasıdır! İki de bir rejim tehlikesinden ve darbeden bahsetmesi buna işarettir. Deniz Bey'e sormak lazım Meclis, Anayasa değişikliği yapıyor; buna göre bundan böyle Cumhurbaşkanını millet, doğrudan seçsin istiyor. CHP ve tabii onun genel başkanı Sn. Deniz Baykal buna şiddetle karşı çıkıyor. Cumhurbaşkanını seçemeyen bir Meclis, böylesine önemli bir konuda karar alamaz demeye getiriyor. Peki, bu durumda Meclis, kendisini feshetmiş mi sayılıyor? Ona da hayır diyor ve ekliyor; "... eh işte öyle idare edip duracak!..." Sormak lazım Deniz Bey'e bu Meclis, gerektiğinde; milletimiz için çok hayati bir karar olan savaş kararını alabilir mi? Alabilir demekten başka şansı var mı Sn. Baykal'ın? O halde; savaş kararı alabilen bir Meclis, neden kanun çıkaramasın ve gerekli Anayasal değişiklikleri yapamasın? Zira, Anayasal değişikliklerin nasıl yapılacağı yine Anayasa'da bellidir. Deniz Baykal, böylesine önemli konular, dar vakit aralığına sıkıştırılamaz diyor. Bu konuları ta merhum Özal'dan beri konuşup tartışmıyor muyuz Allah aşkına?! Hangi dar vakitten bahsediyorsunuz? Toplanan mitinglerde bazılarının ne denli provokatif konuştuklarına ve halkı nasıl kışkırttıklarına şahit olmaktayız. Allah'tan milletimiz sağduyulu ve teennili de bunlara papuç bırakmıyor. Kendi bindiği dalı kesmek olur Ama, Sn. Baykal'a sorarsanız milleti bölen ve kışkırtan iktidarın ta kendisi! Sanırız, şaşkınlıkla söylenen sözler bunlar. Zira her akıl sahibi asgariden kabul eder ki, iktidarlar bölmekten ve kışkırtmaktan yana olamazlar. Böylesi bir hal, kendi bindiği dalı kesmek olur. Görüyorsunuz sevgili okuyucularım; bu durum tipik bir CHP muhalefetini yansıtıyor. Sana vururken kendisi ağlar! Yani gören ve tanımayan da der ki, vah zavallı vah!.. Milletimizin fakru zaruret içinde olduğu ve iletişim araçlarının hiç olmadığı veya çok az olduğu eski devirlerde, yapılan haksızlıklar, milletten saklanabiliyordu. Dolayısı ile yapanın yanına kâr kalabiliyordu. Artık öyle değil; milletimiz her şeyi çok açık şekilde görüyor ve ona göre değerlendiriyor. Zaten ondan dolayı, yani milletten korkularından dolayı değil midir ki, cumhurbaşkanını millet seçmesin istiyorlar! Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın dediği gibi, bunların partilerindeki cumhuriyet ve halk kelimeleri yalnızca, kelime olarak var. Ne manaya geldiklerini kendileri de bilmiyorlar! Bilseler di, her iki kelimenin de cumhur'a yönelik olduğunu; milletten böylesine kaçarlar mıydı?