Azmin zaferi

A -
A +

Avrupa, içindeki çelişkiyi yendi ve Türkiye'ye müzakere yolunu nihayet açtı. Dışişleri Bakanı Abdullah Gül'ün işaret ettiği gibi; bu durum, Türkiye'miz, bölgemiz, Avrupa ve hatta dünyamız için bir dönüm noktası olmuştur. Böylece AB, bir Hristiyan kulübü olmaktan kurtulmuş; tarihinde ilk defa halkı Müslüman bir ülkeyle tam üyelik müzakerelerine başlama cesaretini ve kararlılığını göstermiştir. Bu tarihî kararla, bundan böyle medeniyetler çatışması yerini medeniyetler uzlaşmasına terk edebilecek midir? Özellikle, 11 Eylül 2001 tarihinden itibaren başlayan ve gittikçe yaygınlaşan "İslamiyet'le terörizmi özdeşleştiren" çok yanlış ve çok çirkin bir iftiranın önüne geçilebilecek midir? Türkiye model olacaktır... Türkiye, Avrupa standartlarında bir demokrasiye kavuştuğu an, bir buçuk milyarlık İslam âlemine şüphesiz model olacaktır. Gazetemiz, müzakere sürecinin başlama tarihi olan 3 Ekim'i "milat" olarak niteledi. Neyin miladı derseniz; yine gazetemizin vurguladığı şekliyle; artık bundan böyle, Türkiye için hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağı yeni bir çağ başlamıştır. ... Ve artık bundan böyle bizim demokrasimiz de gelişerek yoluna devam edecek, kesintiye uğramak gibi ayıplardan kurtulmuş olacaktır! Daha ilk günden ekonomik göstergeler olumlu yönde zirve yaptı. Borsa, tarihî rekorunu kırdı. Türk lirası lehine dövizden kaçış hızlandı, bunun üzerine Merkez Bankası, alım yönünde dolara müdahale etti. Ya tersi olsaydı, yani Türkiye, müzakerelere başlayamasaydı?!. Bu durumu düşünmek bile istemiyoruz. Zira, bugünleri bile mumla arayacak bir ortama hızla sürüklenecektik. O vakit, erken seçim bile söz konusu olabilirdi. Serinkanlılıkla devam Hükümetimiz; başta Başbakan ve Dışişleri Bakanı, Müzakere Çerçeve Belgesi üzerinde yapılan pazarlıklarda büyük efor sarf ettiler. Milli menfaatlerimizin korunması hususunda azimle direndiler. Ve sonuçta istediklerini elde ettiler. Burada bir hususu vurgulamakta fayda var; bu başarı, azmin olduğu kadar, serinkanlılığın, kararlılığın ve tevazuun neticesidir. Hiç şüphesiz, hükümetin bu başarısını hazmedemeyen ve kıskananlar olacaktır. Hükümetin aynı serinkanlılığı bunlara da göstermesi gerekir. Demokrasilerde her görüşe yer vardır. Nitekim, Başbakan Grup Toplantısı'nda yaptığı konuşmada bunlara gerekli cevabı verdi: "... AB sürecinde milli menfaatlerimize halel getirildiği iddiası, boş bir iddiadan ve siyasi karalamadan öte bir anlam ifade etmez. Daha önce AB müktesebatına ve ulusal programa imza koyanların, bugün bu yolculuğu veya bu programı veya bu müktesabatı, altında imzaları olduğu halde inkâr etmelerini anlamakta zorlanıyorum! Bu onurlu bir duruş değildir..." Ne diyelim; her kap, içindekini sızdırır. Her şey milletin gözleri önünde cereyan ediyor. Yansımaları da millete olacağından, bu tarihî süreci en iyi değerlendiren yüce milletin kendisi olacaktır.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.