Yaşlı insanlar, birer ikişer kuyruklarda ölmeye başlayınca; bizzat Bakan Yaşar Okuyan devreye girdi ve bu kepazeliği durdurdu! Yaşlılarına, hürmeti bir kenara bıraktık; onlara adeta hırsız ve yalancı gözüyle bakan ve eziyet etmekten zevk alan bir sistemi siz, dünyanın neresinde gördünüz?! Dedik ya; komünist sistemde kuyruk, hayatın bir rengidir. Orada, serbest teşebbüs gücü olmadığından, insanların ferdi gayeleri köreltilmiştir. Makine gibidir insanlar! Ağır-hantal işleyen bir emek gücü var ama, o emeğin, kendi içinde ve dışında yarışma ve rekabet gücü yoktur. Kendi içinde tutarlı gibi gösterilen, ancak; dünyaya açıldığında, rezaleti bütün çıplaklığı ile gözler önüne serilen rezil bir sistemin sefil insanları! İşte, komünizm budur ve kuyruk bu sistemin kaçınılmaz bir ürünüdür. Siz ki, bir yandan serbest piyasa ekonomisinden, serbest rekabetten, hür teşebbüs gücünden dem vuracaksınız, diğer yandan da; bu vaatleri yaptığınız insanları kuyruklara mahkum edeceksiniz! Hal böyle olunca; size samimi olun ve sisteminizin adını koyun ve gereklerini yapın derler! Bizde ne o, ne de bu; bulamaç bir sistem var ki, adını koyabilene aşk olsun! Şu sisteme bakın; şoförü, genel müdüründen daha fazla maaş alıyor! Neymiş; şoför işçidir ve onun sendikası vardır! 30-35 sene devletine namusuyla hizmet etmiş işçi emeklisi, 200 dolar emekli maaşı alamıyor! Aldığı bu komik maaşla, geçinmek şöyle dursun, evinin elektrik-su-doğalgaz ve telefon masraflarını karşılayamıyor! BAĞ-KUR emeklisine de 100 dolar emekli maaşını reva görüyor! Bu maaşları (!) verirken de onların canlarını kuyruklarda almayı marifet sayıyor! Eh! Bakan Beyi'in söylediğine göre; en az 400 bin kişi haksız yere maaş aldığına göre, haklı haksız maaş alanlardan ölenleri kâr görüyorlar zahir! Bakan Bey özür diledi ve o kepaze halleri yansıtan kuyrukları durdurdu ama; nereye kadar? Yarın, aynı kepazeliklerin yaşanmayacağına kim garanti verebilir? Suçlu elbette var; ama bunların cezasını masumlara çektirmek hangi aklın karıdır? Dikkat edin; devlet dairelerinde hep depolar veya arşivler yanar! Bunlardan birincisini emtia, diğerinde belgeler vardır. Bunlar yok edilince, ortada tabii ki, veri tabanı kalmaz! Kalmaz da, bunun intikamı suçsuz insanlardan mı alınmalı? Böyle yapmakla, yöneticilerimiz el birliği ile, vatandaşı devletine karşı soğutmuyor mu? Bakanlıklar özür dileme makamı değil, iş, çare ve sistem üretmek, yani icra makamıdır! Bundan dolayıdır ki, sayın Yaşar Okuyan'ın özür dilemesi yetmez; çare üretmesi ve insanımızı bu rezilliklerden kurtarması lazımdır!