Bakış açısı farkı

Bazı konularda bakış açısı ve böylesi konuları değerlendirmek birbirinden farklı olabilir. Çoğu kez bunun faydası da vardır. Nitekim eskiler "Barika-i hakikat, müsademe-i efkârdan çıkar" demişlerdir. Bu cümlenin bugünkü dille ifadesi: Hakikat, gerçek, çeşitli fikirlerin çatışmasından doğar. Tekdüze düşünülen yerde fikir çeşitliliği olmadığından ne gerçek vardır ve ne de gerçeklerin üzerinde bina edilecek kalkınmışlık söz konusu olabilir. Bütün bunlara paralel olarak; milletçe aynı şekilde düşünülüp değerlendirilmesi gereken konular da vardır. Bunlar, sayıca belirlidir. Türk cemiyeti olarak bizler, iki asra yakındır bir kavram kargaşası yaşamaktayız. Milletçe; nerede çeşitliliğe varabileceğimizi ve nerede tek vücut olup tek bir kalp gibi atmamız lazım geldiği hususlarını birbirine karıştırıyoruz. Bu duruma sebep ise, gerçek münevverden yoksun oluşumuzdur. Münevver, yani aydın, yaşadığı topluma örnek olur ve toplumu ilerilere taşır. Son iki asırdır bizde yetişen aydın tipi evlere şenlik bir manzara arz eder. Bu tipler neye inandıklarını kendileri de bilmez. Tek özellikleri, içinde yaşadıkları cemiyete hemen her konuda ters düşmeleridir. Kendi cemiyetlerinin inanç ve değer yargılarına düşmandırlar. Ne kendilerini bilirler, ne âlemi tanırlar. Bu çapraşık durumun örneklerinin, ziyadesiyle sergilendiği yer ise, yine bizim medyamızdır. Hemen her gün, anlatılan hususların şaheser nümunelerini, bizim yazılı veya görsel medyamızda görüp izlersiniz. Bakınız; bir seneye yakın bir zamandır ülkemizde kızılca kıyametler kopmaktadır. "Ergenekon" denilen olay âdeta ufkumuzu tutmuş gibi... Ama gelin görün ki, bir kısım medyamız, "Ergenekon" konusuna; resmen ve alenen kör ve sağırdır! Olay, ne denli dallanıp budaklansa da, bu bir kısım medyamızın körlüğü de aynı şekilde artmaktadır. Kendilerini aydın zanneden bu medya mensuplarıyla mı, biz, gerçeğe ulaşacağız? Güldürmeyin insanı! Epey zamandır, zaten, ağlanacak hâlimize gülmekten başka ne yapabiliyoruz ki?!..