Yöneticilerimiz konuşunca mangalda kül bırakmazlar! Türkiye'nin ve Türk insanının yerini; dünyadaki itibarını yere göğe sığdıramazlar. Kapalı rejimlerde, bunu pekala yapabilir ve bundan istediğiniz rantı elde edebilirsiniz. Diğer bir deyişle, kuru gürültülerle ve hamasi nutuklarla milleti uyutabilirsiniz. Ama, dünyanın bu yeni sürecinde, globalleşme ile birlikte; bizde de, özellikle rahmetli Özal'dan sonra, perçem düşmüş ve kel görülmüştür! Boş laflarla milletin karnı doymuyor artık! Dün de doymuyordu ancak, o vakitler millet, dünyanın kaç bucak olduğunu bilmiyordu! Ziyadesiyle köylü toplumu idi ve ihtiyaçları kasaba kültürü ve ekonomisi ile sınırlı idi. Bugün öyle mi? Nüfusun çoğunluğu şehirlerde yaşıyor; şehrin varoşu dahi köye tercih ediliyor. İnsanlar iş, aş ve daha iyi bir gelecek için eğitim derdinde. Artan nüfusla beraber köy, bunların hangisine cevap verebilsin? Milleti seneler senesi uyutan bir kısımkasaba politikacılarımız, şehirde ne varsa köyde de o olacak martavallarını okudular. O kafa, şehirleşmeyi elektrikten, su ve yoldan ibaret zannediyordu. Oysa, elektrikle beraber televizyonlar da gelmiş; buna telefonlar da eklenince millet, olup bitenleri görür ve işitir olmuştu. Kısaca teknoloji, yalancıların mumunu söndürdü; altına saklandıkları kalın yorganları çekiverdi! Ama yanlış, ama doğru; ama az ama çok herkesin; köydeki Mehmet Ağadan, şehrin varoşundaki Fadime Bacıya kadar herkesin, hemen her şeyden haberi var! Zır cahilse bile; görerek, duyarak; cebindeki paraya, o paranın değerine bakarak kanaat sahibi oluyor. İdareyi ve idarecileri değerlendiriyor. Onun için dün, futbol takımı tutar gibi siyasi parti tutuyordu. Bugün ise, oy verdiği parti ve liderini başarısız görünce, ilk defa ipini kendisi çekiyor! Her şeyden önemlisi, millet uyutulduğunun farkına vardı ve başta siyasetçiye hatta siyaset kurumuna güvenmez oldu. Nasıl güvensin ki; siyasetçi eliyle ülkesi güvenilmez hale getirildi. Toplumun ihtiyaçları şekil değiştirip çoğalınca, ekonomi, ister istemez birinci plana çıktı. Ekonominin baş aktörü de para! Millet, parasının para etmediğini görünce; kendi elleriyle seçip başına geçirdikleri marifetiyle kandırıldığını iyi anladı! Çünkü; her yeni gelen, enflasyonu düşürmek ve bu amaçla bir dizi acı reçete ile geldi ve hepsinin sonu hüsranla bitti. Yapılan kamuoyu araştırmalarında, hiçbir parti barajı aşamıyor! Millet, büyük bir çoğunlukla yeni arayışların peşinde! Hükümete sorarsanız, kendisini çok uyumlu ve çok başarılı görüyor. Dedik ya; düne göre başarılılar. Yani, hamasi nutuklar ve vatan millet edebiyatına göre, performanslarından ve başarılarından bir şey kaybetmiş değiller! Ama, gelin görün ki, bugün, dün değildir.Özelleştirme ile ilgili eski bakan Yüksel Yalova, tütün üreticisi muhitinin milletvekili (Aydın). Tütün Kanunu'nu kendisi hazırladı. Aydın'dan ve tütün üreten muhitlerden zılgıtı yiyip, bir daha seçilemeyeceğini anlayınca, mensubu bulunduğu hükümetin aleyhinde konuştu ve istifa etti! Onun bu konuşması piyasaları allak bullak etti. Aynı partili başka bir bakan, istifa eden arkadaşını savunurken; bizim arkadaşlarımız mühim şahsiyetlerdir, bunların konuşmaları tabii etkili olacaktır; ne var bunda, demeye getirdi. Adama demezler mi; sizin mühimliğiniz ve mühim konuşmalarınız hep piyasaları allak bullak etmek ve kriz üstüne krizlere sebep olmak için midir? Bir kere de milletin hayrına açılmaz mı o mühim ağızlarınız?