Başbakan'ın adaylığı!

A -
A +

Cumhurbaşkanlığı seçimine daha bir yıl varken, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın cumhurbaşkanlığına adaylığını konuşmaya ve tartışmaya başladık. Ağaca saplanıp kalırken, ormanı kaybettik! Herkes, meşrebine ve mezhebine (yoluna) göre değerlendirmelerde bulundu; bulunmaya da devam ediyor. Burada muhalefetin büyük bir hata içinde olduğunun altını çizerek fikirlerimizi açıklayalım. Bir kere böylesine bir yaklaşımla Başbakan Tayyip Erdoğan'a ayıp edilmektedir! Bir ülkenin başbakanına; sen bu ülkede cumhurbaşkanı olamazsın demek, ne denli iz'anla telifi kabildir? Böyle söylemek; başbakanlık makamını hiçe saymak ve Tayyip Erdoğan'ı başbakanlık makamına layık gören milyonlarca oy sahibini, yani milletimizi aşağılamakla eş anlamlı olmaz mı? Hayale gelmedik senaryolar!.. Bu zihniyet değil midir ki, milletten demokrasi şamarını yiyerek, zorla elinde tuttuğu iktidarlarını kaybedince partinin lideri; "bu millet cezalandırılmalıdır!" hezeyanında bulunmuştur. Cumhurbaşkanının kimler olabileceği ve seçiminin ne şekilde yapılacağı Anayasamızda açıkça belirtilmiştir. Hal böyle iken; cumhurbaşkanını AK Parti iktidarı yani onun çoğunlukta olduğu parlamento seçecek diye mahut kafa hop oturup hop kalkmaktadır. Ve akla hayale gelmedik senaryolar üretilmektedir. Bütün bunlar olurken hem mevcut cumhurbaşkanına ve hem de Başbakan Tayyip Erdoğan'a ayıp edilmektedir! Tayyip Erdoğan'a ayıp edilmesinin birinci sebebi ise, kendisinin cumhurbaşkanlığına adaylığını açıklamamasıdır. Adaylığı açıklanmayan bir kişi hakkında bunca tezvirat ise, tek kelime ile abesle iştigaldir. Benim acizane kanaatimi soracak olursanız; bendeniz Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın cumhurbaşkanlığına aday olmasına ihtimal vermiyorum. Mevcut cumhurbaşkanının yetkilerinin neredeyse yarı başkanlık sistemindeki gibi olmasına rağmen; asıl itibariyle bizdeki sistem parlamenter sistemdir ve bu sistemde en yetkili ve sorumlu kişi başbakandır. Sayın Başbakan ise henüz 53 yaşındadır. Kanunlar meşru oluyor da!.. Ayrıca, merhum Özal ile Süleyman Demirel'in örnekleri hafızalarımızda tazeliğini korumaktadır. Merhum Özal, Yıldırım Akbulut'a, Süleyman Demirel de Tansu Çiller'e laf anlatamamışlardır! Yakinen tanıdığım ve bildiğim Tayyip Erdoğan tam bir hizmet adamıdır. Bizim sistemimizde ise, hizmetin odak noktası başbakanlıktır. Merhum Özal da, Sayın Süleyman Demirel de siyasi hayatlarında faal insanlardı. Durup dinlenmek bilmeden koştururlardı. Nitekim her ikisi de, cumhurbaşkanı olduktan sonra, başkanlık sistemini arzu etmişlerdir. "TBMM miadını doldurdu; bir erken seçimle; cumhurbaşkanını yeni meclise seçtirmeliyiz" görüşü ise tamamen saçmadır. Zira, millet bu Meclise beş seneliğine yetki vermiştir. Meclis'in son güne kadar çıkaracağı kanunlar meşru oluyor da, seçeceği cumhurbaşkanı mı meşru olmuyor? Ayrıca; cumhurbaşkanlığı seçiminden beş ay sonra genel seçimler yapılıp Meclis yenileneceğinden, seçilmiş cumhurbaşkanının tabanı olmayacağı görüşü de son derece sakildir. Nitekim, şu anki cumhurbaşkanının da o manada tabanı yoktur. Yani kendisini seçen milletvekilleri Mecliste bulunmamaktadır!..

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.