Başbakan'ın yerinde öfkesi!

A -
A +

Bilindiği üzere; Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, İzzet Baysal Üniversitesi Vakfı'nın davetlisi olarak dün Bolu'ya geldi. Nezaket göstererek davete icabet etti. Ama, gelin görün ki, ev sahibi durumundaki üniversitenin rektörü ve hatta bu rektörün yardımcısı, etkinliğin yapılacağı gün sırra kadem basıyor! Bu hareketin manası en hafifinden Başbakan'a ve Hükümet'e saygısızlık değil midir? Başbakan'ın ifade ettiği gibi malum rektör ve yardımcısı, netice itibarıyla devlet memurudurlar. T.C. devletinde hiçbir memur, şimdiye kadar böyle bir saygısızlıkta bulunmamıştır. Haddini aşmamıştır. Herhangi bir devlet memuru Başbakan'ın siyasetini beğenmeyebilir. Hatta eleştirebilir de! Bütün bunlar, demokratik yönetimlerde, belirli nezaket kuralları dahilinde yapılır. Başbakan'a, bakana bu denli bir saygısızlık, gerçekte onları seçen milletin ta kendisinedir! Zaman zaman bu satırlarda vurgulamaya çalıştığımız "millete rağmen" zihniyeti işte budur! Bu zihniyet, kendisini hâlâ tek parti yönetiminde zannediyor! Başbakanlar veya bakanlar, dün olduğu gibi bugün de böyle yerlere partilerinin temsilcileri olarak gitmiyorlar; hükümeti, dolayısıyla milleti temsilen gidiyorlar. Birilerinin dertleri başka! Belli ki, birilerinin dertleri başka! Bunlar her fırsatta toplumu germek ve kaotik ortam oluşturmak peşindeler! Kaostan beslenenleri bugüne kadar çok kez gördük! Milleti cambaza baktırarak eylemlerini icra ederler! Bu zihniyet, istikrardan hoşlanmaz; hep dumanlı havayı ister! Zaten Türkiye'miz ve milletimiz ne vakit rahat bir nefes almaya başlasa, bu zihniyet hortlar! Adamın işi sadece getirilen evraka mühür vurmak veya kuyruğa giren insanlara numara vermek. Bu basit ve 5 dakikada bitirilmesi gereken işlemler için insanlara saatlerce işkence çektiriliyor! Başbakan'ın ve Hükümetin yapması gereken husus; millete saygısını yitiren her kişi kurum ve kuruluşu yine millete havale ederek işi kökünden halletmektir. Yani referanduma gitmektir! Şahsiyet erozyonu!.. Başbakan bu saygısızlığa işaret ederek; "... Bunların olduğu yerde, terör de, anarşi de olur!.." diyor. Öyle ya, bilim kuruluşlarında hoca-talebe münasebeti; asgari bir saygı üzerine oturur. Saygın olmayan hoca, talebesine ne öğretebilir? Saygısızlık tek kelime ile şahsiyet erozyonudur. İnsan ise, şahsiyete meftundur.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.