Başbakan'ın yurt dışı ziyaretleri

A -
A +

LONDRA Başbakan Tayyip Erdoğan, yurt dışı ziyaretlerini sıkça yapmasından ötürü eleştirilmektedir. Kanaatimizce, bu durum haksızcadır. Her bir seyahatin ne denli külfetli ve zahmetli olduğu; özellikle bu seyahatlere katılan biz medya mensuplarının yakinen bildiği bir husustur. Başbakan, elbette ki, gerekli olduğundan dolayı; gecesini gündüzüne katmış; dur-durak bilmeksizin bir oraya bir buraya koşturmaktadır. Alkışlanacağı yerde eleştirilmektedir. Ne tuhaf! Acaba, Başbakan bu seyahatleri keyfi için mi yapmaktardır? Hangi birisinde dinlenmek fırsatı bulabilmiştir! Gece ve gündüz demeden, günde on sekiz saatlik yoğun bir temponun içinde bu seyahatlerini sürdürmekte ve elbette her attığı adımı ülkesi için atmaktadır... Bundan evvelki Ecevit iktidarını ne çabuk unuttuk? Değil yurt dışı seyahate katılıp herhangi bir konuda mesafe almayı; o günkü Başbakan yani Bülent Ecevit, sürüyen ayağıyla Başbakanlık merdivenlerinden bile inip çıkmaktan acizdi! Genç, dinamik ve sportmen Başbakan, muarız ve muhataplarına taş çıkartırcasına koşuşturabiliyorsa bu durum, övünç vesilesi değil de nedir? Bugün Londra'da... Bakınız Başbakan bugün Londra'da... Global terörün hedef ittihaz addettiği İngiltere'de... Üstelik İngiltere, AB'nin dönem başkanlığını üstlenmiş konumda. Kıbrıs'ta taraf; Irak'ta taraf... Bütün bu gelişmeler bizi ilgilendirmiyor mu ki, Başbakan, buraya müteaddit kereler ziyarette bulunmasın? Bu nasıl bir anlayıştır? Dünyamız "global terör" belasıyla çalkalanıyor. Terörün hedefinde olan tüm ülkeler kara kara düşünüyorlar! Bütün ülkeler, bir araya gelecek ve el ele verecekler ki, bu belaya karşı gerekli mücadeleyi yürütebilsinler. Bunun için de bu ülkelerin liderleri sık sık bir araya gelmemeli midirler? Yoksa, bu umumî belaya biz muhatap değil miyiz? Biz, çeyrek asırdır bu bela ile boğuşuyoruz. Muhataplarımız ise yeni yeni bu bela ile karşılaşmakta; bizim yürüttüğümüz mücadele tecrübelerimizden istifade etmek istemektedirler. Türkiye; başında duran bu bela ile yeni bir konsept ve fırsat yakalamışken, bunu niye değerlendirmesin? Düne kadar, terör konusunda ateş düştüğü yeri yakıyordu. Bugün öyle mi? Bütün dünyayı kasıp kavurmuyor mu? Başbakanlar ve ülkelerin yöneticileri, bu duruma ilgisiz kalıp yerlerinde otursalar bu durum terör örgütlerinden başka kimin işine yarar? Bu seyahatler sıkça yapılacak ve bunların sonucunda müştereken iş birliğine ve mücadeleye girişilecek ki, belirli bir sonuç alınabilsin. Türkiye'ye karşı olan AB'deki çatlak sesler malum! Almanya'da seçim kararı alındı ve Türkiye'nin AB'ye tam üyeliğine sıcak bakmayan Hristiyan Demokratların iktidara gelmesi kuvvetle muhtemel. Fransa'nın hali zaten ortada! Sorumsuz muhalefet! Bizim için, bize sıcak bakan İngiltere'nin önemi bir kat daha artmıyor mu? Üstelik İngiltere, bizim müzakerelere başlayacağımız zamanın dönem başkanlığını yürütüyor. Şimdi, sorarım size; böyle bir ülkenin Başbakanı Tony Blair ile bizim Başbakanımız konuşmayacak da kiminle konuşacak? Ankara'da oturup, terörü, bunca felaketlerimize rağmen anlamamakta ısrar eden ve bu durumu iç politika malzemesi yapmaya yeltenen duyarsız ve sorumsuz muhalefete laf yetiştirmekle mi gün geçirsin? Onlarca senelerimizi bu denli laf yetiştirmekle tükettik de elimize ne geçti? Yapmayın; biraz insaf!

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.