Baskı ile zulüm ile netice alınmaz!

A -
A +

Türk cemiyeti, imparatorluk kültürü ile asırlardır yoğrulduğu için, her bakımdan çok çeşitliliğe teşnedir. Hemen her dil, her renk, her inanç ve her kültürdeki insanları aynı mahallede yaşatan bir medeniyetin mensuplarıyız. Üstelik hiçbir ırkın, rengin, dilin, inanç ve kültürün diğerine baskı yapmak, dayatmak ve onu horlayıp aşağılamak şöyle dursun; bilakis saygı duyduğu ve elinden geldiği kadar kollayıp koruduğu ve gelişmesi için müsait ortamları hazırlayan engin bir medeniyetin ahfadıyız. Ecdadımızın bu özelliğinden dolayı, onları ne denli tebcil edip yüceltsek azdır. Şu inceliğe ve zarafete bakın ki, diğer milletler alınmasınlar, komplekse kapılmasınlar diye "Türklük" mefhumuna vurgu yapmamış ve kendini "Osmanlı" diye ifade etmiştir ki, Osmanlı'nın ihata ettiği (kapsadığı) mananın içinde, imparatorluk dahilinde yaşamakta olan bütün milletler vardır. Adaletten sapınca... Devletler güçlerini adaletten alırlarsa payidar olurlar. Zalim devletin uzun ömürlü olması mümkün değildir. Türk cemiyetindeki toplumsal barış adalet sayesinde sağlanmıştı. Ne zaman ki, adaletten sapmalar oldu, toplumsal barışın bozulmağa başladığını fena halde hissettik. Yapılması gereken adaleti tesis idi. Ama biz, bunun yerine ne yaptık biliyor musunuz? Hak ve hürriyetleri kısarak yani hayatı zorlaştırarak bunun altından kalkılabileceğini zannettik. Biz baskıyı artırdıkça, elimizin altındaki toplumları merkezi idareye karşı biledik! Kuvvet ve kudretten düşünce de, irili ufaklı bütün ekalliyetler dişlerini gösterdiler. Osmanlı imparatorluğu bir yanda dünyanın en büyük devletleri ile çeşitli cephelerde Cihan Savaşına tutuşurken diğer yandan da içimizdeki ayrık otlarıyla uğraşmak mecburiyetinde kalmıştır ki, bu durum elbette bize pahalıya patlamış ve bizi Cihan Devletimizden etmişti. Hürriyetleri kısıtlamayalım Cihan Devletimizin külleri üzerinde Türkiye Cumhuriyeti'ni kurduk. Anadolu coğrafyasına sıkışan Türk cemiyeti yine bir imparatorluğun mozaiği görünümünde. Böyle olması çok tabiidir. Balkanlardan Kafkaslara kadar dışarıda kalan ne kadar Türk ve İslam unsuru varsa, Anadolu coğrafyasına sığındı! Türk'ün kadirşinaslığını burada da gösterdik ve kapılarımızı, kardeşlerimize ardına kadar açtık ve hepsini bağrımıza bastık. Bu denli bir çeşitlilik bizim zenginliğimizdir. Dikkat ediniz devlet ve millet hayatımızda ne vakit güç ve kuvvetten düşersek birileri aramızda nifak çıkarmak ister. En hassas konularımız istismar edilerek bizi birbirimize düşürmeye gayret ederler. Hâlâ daha etmektedirler. Bundan dolayıdır ki, bu netameli coğrafyada güçlü ve uyanık olmak zorundayız! Bu demek değildir ki; halkımıza baskı yapalım; onun hak ve hürriyetlerini kısıtlayalım. Tam tersine mümkün olduğunca en geniş manada bu hürriyetleri tanıyalım ki, art niyetli insanların istismar edebilecekleri konuları kalmasın.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.