Kanunlarımızın baskın şeklinde çıkması âdet oldu! Bu ana kadar; yerel yönetimler güçlendirilecek ve hatta, İstanbul şehri için özel bir yönetim tarzı benimsenecek diye, boşuna umutlandırıldık. Oysa; bütün partilerimiz, söz birliği etmişçesine aynı şeyleri dillendiriyordu. Ta ki, gece yarısı, bir önerge ile kanuna eklenen, şu son belediyeler kanunu çıkıncaya değin! İktidarı, muhalefeti; bütün partilerimiz, şimdiye kadarki, söylemlerini unutup; özellikle İstanbul, Ankara ve İzmit Büyükşehir Belediyelerinin gelirlerini tırpanlamaya matuf yeni kanunu bir çırpıda çıkarıverdiler! Bu kanuna göre, anılan belediyelerin vergi gelirlerinin yüzde 40'ı kendilerine bırakılıyor; yüzde 60'ı ise, başka illerin belediyelerine dağıtılmak üzere, İller Bankası'nın havuzuna aktarılıyor. Başta İstanbul olmak üzere, bütün belediyelerimiz 2002 senesine ait bütçelerini yapmış, yatırımlarını planlamış ve birçoğunu ihaleye çıkarmış ve bir kısmını da ihaleye vermiş iken; durduk yerde çıkartılan bu kanun neyin nesidir? Hani, devletin devamlılığı? Seneler senesi bizler, İstanbul ve Ankara belediyelerinden sıkıntı çekmiyor muyduk? Sularımız akmıyor, her yan çöp yığınları ile dolu; belediye çalışanlarının maaşları için, her ayın başında bu belediye başkanları Ankara'yı mesken tutmuyorlar mı idi? Son iki dönemdir, bütün bu çirkinliklerden kurtulmak ve bu şehirleri adam gibi idare etmek mi suç oldu? İstanbul şehrini yakından takip ediyoruz; geçen sene her gün, bir projeyi hayata geçirdi. 2002 senesi için de hedefi, 500 büyük proje... Tabii, bütün bu hizmetleri öngördüğü bütçesinden yapacaktı. Devletin yapması gereken hizmetler (bizdeki yapıya göre) belediyelere gördürülüyor. Mesela; baraj yapmak, su isale hatları, metro gibi hizmetler devlet tarafından görülmesi gerekirken, bizde; belediyelerin kıt imkanlarına terkedilmiş. Buna rağmen, belediyeler, üzerlerine vazife olmayan bu işlerden yüksünmemiş; bilakis vazife edinerek, gecelerini gündüzlerine katarak hummalı bir çalışmanın içine girdiler ve idare ettikleri şehirleri yüzüne bakılacak hale getirdiler. Bizde âdettir zaten; bir yerde işler biraz iyi gitmeye başlayınca; birileri, dönmekte olan tekere takoz koymakta gecikmez! Aynen öyle oldu ve İstanbul ve Ankara metropollerini 20 sene geriye götürecek kanunu çıkardılar! Burada, Ali Müfit Gürtuna ve Melih Gökçek'in şahsında, başta bu şehirlerde yaşamakta olanlar olmak üzere, bütün Türk halkı cezalandırıldı! Bu adamların suçları da, çalışkan olmak, hizmete doymamak ve başlarında bulundukları şehirleri problemsiz idare etmek! Bizce; korktukları başka bir şey var, ancak onu söyleyemiyorlar ve bu şekilde kanun çıkartarak; ellerini kollarını kestikleri başkanları başarısızlığa mahkûm etmek istiyorlar! Tam bize göre siyaset; buyurun, neresinden yerseniz yiyin!