Ahir zaman 'yevm-i beter'dir. Yani, gelen her yeni gün gideni aratır. Umumi bir kaide olarak bu husus doğrudur. Ancak; bu demek değildir ki, Cenab-ı Hak kullarına hiç nefes aldırmaz! 2. Ömer diye anılan; adaleti ile ünlü Ömer bin Abdülaziz devrini değerlendiren bir İslam büyüğü aynı tespiti yapıyor ve ondan önceki baskı döneminden sonra gelen böyle bir devri; Allah'ın kullarına nefes aldırması olarak niteliyor. Özellikle son beş senedir ağız tadı ile bir Bayram yapamadık. Seçip başa geçirdiklerimiz, milletin meselelerini çözeceğine, bizzat kendileri mesele olup; tek kelime milleti maddede ve manada perişan ettiler. Bir uçtan bir uca bu cennet vatanı yangın yerine çevirip yaşanmaz kıldılar; insanımızın geleceğe ait umutlarını yok ettiler! Öyle bir noktaya getirdiler ki; neredeyse kaçan kurtuluyordu! 3 Kasım seçimleri ile birlikte bu asil millet, yeni ve taze bir başlangıç yaptı. Her şeyden önemlisi millet, engin sağduyusu ile koalisyona son verip, bir partiyi tek başına iktidara getirdi. Siyasetçinin sağlaması gereken 'istikrar'ı, sandıkta temin ederek, siyasetçinin işini kolaylaştırdı. Aynı IMF, dün de vardı. O IMF'nin programı bu hükümet döneminde de yürürlükte! Ama siz, giden hükümetin ağzından; bu toplumda 15 milyon kişi açlık sınırının altında yaşıyor, bunlara bir nefes olsun aldırmak için şöyle veya böyle bir yardım yapalım diye bir şey söylediğine ve bu yönde karar aldıklarına şahit oldunuz mu? İşte bu hükümet; gelir gelmez 18 trilyon lirayı; valilik ve kaymakamlıklar aracılığı ile, Bayram öncesinde bu vatandaşlarımıza ulaştırdı. Bakanlık sayısını 38'lerden 24'e indirdi. Milletvekili lojmanlarını satışa çıkardı! Hepsinden önemlisi Mali Milad'ı kaldırdı! Gelir gelmez, ayağının tozuyla bu mühim kararları aldı. Bütün bunlar, millette yeni bir heyecan ve ümitlerin doğmasına sebep oldu. İdrak etmekte olduğumuz bu ilk Bayramı, yeşeren bu ümitlerden dolayı ağız tadıyla kutluyoruz. Netice itibariyle; iyi olacak ve işler düzelecek diye bir beklentimiz var! Bunun için ışık da var. Hükümetlerin en önemli işi 'güven' temin etmektir. 'Güven'in olmadığı yerde hayırlı hiçbir oluşa yer ve yol yoktur. Önceki hükümetler, programlarına insanı katmaz ve hesap etmezken; işte bu 'güven'i yitirdiler. Başarısızlıklarının temelinde bu güvensizlik vardır! Neticede, onları götüren ve sandığa gömen de milletin onlara olan güvensizliği değil miydi? Yüksek Seçim Kurulu da, aldığı son kararla, kamu vicdanını tatmin ederek; 'Türkiye'de hakimler var' dedirtti! Böylece Türkiye'ye de bu çirkin ve kabul edilemez görüntüden kurtulma yolu gözüktü. Milli iradenin tecellisinin gereği, yani Recep Tayyip Erdoğan'ın Başbakanlığı imkan dahiline girdi. Ağız tadıyla nice Bayramlar dileğiyle..