Beklenen gün geldi

A -
A +

Parisliler, Türk olarak yüzyıl önce Paris'e gelen Osmanlı Elçisi Yirmisekiz Çelebi'yi, elçilik mensuplarını, Sultan Abdülhamid Han'dan kaçan jön Türkleri ve Paris'e ziyarete gelen, ziyaretiyle bütün Fransa'yı, Avrupa'yı sarsan pehlivan padişah Sultan Abdülaziz Han'ı görmüşlerdi. Ancak bugüne kadar hiç Türk güreşçisi görmemişlerdi. Onların gözünde Türk güreşçisi demek, tuttuğunu parçalayan yarı vahşi insan demekti. Paris gazeteleri Türk güreşçileriyle ilgili yalan yanlış haberlerle dolup taşıyordu. 19 Mart 1895 tarihli Le Petit Parisien Gazetesi'nde çıkan haberde, "Yusuf ve arkadaşlarının yurtlarından çıkmalarına, Paris'e gelmelerine, ancak bütün rakiplerini yenmeleri şartıyla izin verilmiştir. Eğer, rakiplerini yenemezlerse, tek kurtuluşları İstanbul'a dönmemek. Rakiplerini yenmeden İstanbul'a dönerlerse idam edilecekler" deniyordu. Bu satırlar, kendisine okunan Yusuf ise gülüyor, bu şekildeki yalan haberlerin gazetelerde nasıl çıktığını anlayamıyordu. Doublier ise bu yazılanlardan memnundu, ona göre reklamın iyisi kötüsü olmazdı, o, kazanacağı çil çil altınların derdindeydi. Yusuf'un idmanlarını seyreden Fransızların dünya şampiyonu Paul Ponse, ise Yusuf hakkında, "İnsanın karşısına kırılmaz bir dirençle çıkan ve bütün oyunları kollarındaki kuvvet sayesinde söküveren kişiye karşı ne yapılabilir? Yusuf'a bir kere bozduğu oyunu tekrar uygulamaya çalışmak boşuna yorulmaktır, son derece kuvvetli hafızasıyla bir düştüğü oyuna bir daha düşmüyor." diyordu. Yusuf ve arkadaşları, çok sıkılmışlardı. Fransa'ya geleli aylar olduğu halde, yalnızca idman yapmışlar, ciddi güreş tutamamışlardı. Yusuf, çılgın gibiydi, "Te be biz buraya mandalar gibi yiyip yatmağa gelmedik, güremeğe geldik" şeklinde tepkisini dile getiriyordu. Doublier de rakip bulmak için çırpınıyordu, geçen her gün onun aleyhineydi, parası tükenmek üzereydi, dört Türk pehlivanını doyurmak, bir bölüğü doyurmaktan daha masraflıydı. O günlerde Fransa'da dört kişi, Paul Pons, Sabes, Tam Canon ve Charles Green dünya güreş şampiyonu olarak ortalıkta dolaşıyor, daha çok kendi aralarında şike güreşleri yapıyorlar, birbirlerine yeniliyorlardı. Bizim güreşçiler kadar, Parisli güreşseverler de sıkılmışlardı. Onlar da padişahın aslanları dedikleri Türk güreşçilerini Fransız güreşçileri karşısında görmek istiyorlardı. Bu durumu, 20 Mart 1895 tarili Le Figaro gazetesi, "Gösteri merkezi Foli Berjer'in anlaşmalı güreşçileri arasında Rum Pierri, Fenelon, Sabes, Furniye gibi güreşçiler var, ama bunların hiçbiri sultanın dört aslanının karşısına çıkmağa cesaret edemiyorlar. Bu sebepten, Fransız şampiyonları kendi aralarından güreş yapacaklar" şeklinde okuyucularına duyurdu. Parisli güreşseverler bu durumu protesto etti ve Fransız güreşçilerin kendi aralarından yaptıkları güreşlere gitmedi. Organizatörler, durumun tehlikesini görünce, harekete geçtiler, Fransız güreşçileri para ve tehdit ile Türk güreşçilerin karşısına çıkmağa ikna ettiler. Nihayet beklenen gün geldi. Paris'in büyük gösteri merkezi Foli Berjer yöneticileri, Fransız Fenelon'un 22 Mart 1895 tarihinde Yusuf ile güreşeceğini duyurdular. 22 Mart tarihli gazeteler, güreşle ilgili inanılmaz haberlerle doluydu: "Beklenen gün geldi. Sultanın aslanları güreşseverlerin huzurunda" "Aslan mı yoksa kedi mi oldukları meydana çıkacak" "Fort Comme Un Turk (Türk gibi kuvvetli) sözü ne derece gerçek göreceğiz" Devamı var

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.