Saddam ve Saddam gibiler, nasıl; Irak ve kendi halklarının başında bir bela ise, ABD Başkanı Bush ile onu çevreleyen bir avuç Yahudi asıllı yardımcı ve danışmanı da, bütün dünya milletlerinin başına bela kesilmişlerdir. Hem de püsküllü cinsinden!.. Bu belanın püsküllü olmasının sebebi; tek başına kalan bu zorbaya kafa tutacak ve ona haddini bildirecek başka bir gücün bulunmamasıdır! Meydanı boş bulan bu zorba takımı da; istediği gibi esip gürlüyor ve diledikleri yerleri kasıp kavurabiliyorlar! Irak halkına 'özgürlük' bahane ve vaadiyle başlattıkları 2. Körfez Savaşı'ndan sonra görüldü ki; bunlar yalnızca petrol kuyularını ve petrol bakanlığını koruma altına almışlar, bunların dışındaki her yeri talana ve yağmaya açık hale getirerek; özgürlükten muratlarının yakıp yıkma ve yağma özgürlüğü olduğunu göstermişlerdir! Büyük başın ağrısı da büyük olur! Dünya arenasında, yegane 'büyük baş' olarak kalan ABD'nin; arzu, istek ve ihtiyaçlarının da büyük olması tabiidir. ABD'nin tek başına ve rakipsiz kalması hali, onu; iştihasını daha da kabartarak saldırgan kılmış ve adeta deli dana misali dünyanın dört bir yanında kol gezer olmuştur! Bu büyüklüğü herkes taşıyamaz! İnsanlık tarihi; bu güce erişmiş çeşitli millet ve şahsiyetlerin zulümleri ile doludur. Büyüklüğünü ve gücünü hakkaniyetle kullanan ve adil olanlar ise, bir elin parmaklarını geçmez! Zaten, dünya, kuruluşundan bu güne; insanoğlunun fesat çıkartıp kan döktüğü bir arena olmaktan ancak, Peygamberler ve onlara vâris olan yönetimler sayesinde -o da kısmen- korunabilmiştir. Hakk'a ve hukuka bağlı olmayanlar için dünya ve onun zenginlikleri, cife (leş) konumundadır. Hakk'ı ve hukuku unutup; güçleri ve arzuları istikametinde bunlara talip olanlar ise, köpeklerden başkası değildir! Dünyayı ve onun taliplerini bu halden kurtaracak ve onlara insanlık erdemini tattırıp; nimetlerini Hakk'ça taksim edebilmenin yegane yolu; Hakk'a inananların güçlü olması ile mümkündür. Bugün itibariyle bu güç, maalesef Bush'un ve onun bir avuç avanesinin elindedir. Onların da neye inandıkları ve ne yapmak istedikleri bellidir. Dün Afganistan, bugün Irak, yarın Suriye, İran ve Suudi Arabistan!. Hedefleri, dünyanın petrol merkezleri ve İsrail'in güvenliğidir! Zalim, zulmünü icra ederken, maalesef mazlumlar da sütten çıkmış ak kaşık değiller! Kendi çaplarındaki küçük zorbalar ve onların zorbalıkları, büyük zorbayı ve zorbalıkları doğurmuş; büyük zalime ve onun büyük zulümlerine teşne olmuş ve olmaktadırlar! Görüldüğü gibi; nimet, kadrini bilmeyen için, beladan öte bir mana ifade etmemektedir. Bu nimete konmak isteyenler de; birbirlerinin kemiğine musallat köpekler misali; her birisi diğerine ayrı bir bela açarak, zulümlerini sahnelemektedirler! Bu zulüm, elbet payidar olmayacak ve kendi sonlarını da aynı şekilde ve belki de daha korkunç olarak getirecektir! Bundan kimsenin şüphesi olmasın. Zira; ağlayanın malı, gülene kâr etmez!