Beyhude yere zam yapıyorlar!

A -
A +

Hükümet, yine bir zam paketi açtı. Piyasaları canlandırmadan, para hareketini temin etmeden; millete gerekli güveni vermeden ve bütün bunların neticesi olarak, üretimi sağlamadan üst üste zam paketi açıyor. Siftahsız dükkan kapatan esnafın vergilerini artırmakla, vergi tahsil edeceğini mi zannediyor bu hükümet? Hükümetin aldığı bu zam kararları, kepenkleri indirilen iş yerlerine yenilerini eklemekten başka bir mana ifade etmeyecektir. Peki; bu hükümet ne yapmak istiyor? Şu veya bu sebeple ama; seçimle iş başına gelmiş bu hükümet partilerinin, bir daha seçime girme gibi bir niyetleri yoksa; o başka!.. Eğer, seçime girmeyi ve bu milletten oy almayı bekliyorlarsa, avuçlarını yalarlar! Çünkü; bu partileri iktidara taşıyan oyları veren insanlardan kiminle karşılaşıyorsak, duyduğumuz bir tek ortak cümle var.. Sitem ve öfke dolu bu cümle; ellerim kırılsaydı da bu partiye oy vermeseydim! Hükümet, kurulduğu günden beri; hatta Mesut Yılmaz'ın başbakanlığı döneminden beri, uygulamaya koyduğu yanlış ekonomik kararlar yüzünden, milleti süratle fukaralığa sürükledi ve bu günkü sefil manzara ortaya çıktı. Mesut Yılmaz'ın başbakanlığı dönemine kadar, bu ülkede insanlar kategorize ediliyordu; onun devrinden itibaren, adına post-modern darbe denen 28 Şubat süreciyle birlikte, sermaye de kategorize edilmeye başlandı! O vakitler de, aklı başında olan herkes söyledi ama, kimselere laf anlatılamadı. Sermayenin yeşili, moru, kırmızısı, siyahı, beyazı olmaz; ürkütürseniz, bunun bir kesimi değil, hepsi ürker ve hatta kaçar! Nitekim, öyle oldu; ya kaçtı ya da ürküp yastık altına girdi! Şimdi; başta Sakıp Sabancı ağlıyor! 16 milyar dolar olan sermayesinin 3-4 milyar dolara düştüğünü söylüyor. Her sabah uyandığında biraz daha fukaralaştığını haykırıyor! Yazık değil mi bu adama ve onun yanında çalışan binlerce insana? Sakıp Sabancı'yı misal olarak veriyoruz, zira; Türkiye'de herkesin durumu aynı! Şimdi; Sakıp Sabancı'nın bu hale düşmesinin sebebini, kim, sermayesinin rengine bağlayabilir? Demek ki, bizim aklı evveller, çıkardıkları yangında herkesi yaktılar! İnsanı hayrete düşüren konu ise, milletin arzettiği bu sefil manzaralar karşısında, iktidar mensuplarının duyarsızca koltuklarına oturabilmeleridir. Başbakan, Başbakanlığın etrafını demir parmaklıklarla çevirerek ve her bir yanı polislerle doldurarak, halktan gelecek tepkileri önlemeye ve görmezlikten gelmeye çalışıyor! Halkçı Ecevit, bu durumu içine sindirebiliyor! Sabahın 5'inde ekmek kuyruğuna giren insanları, çöp bidonlarından yiyecek artıklarını toplayanları ve; sosyal patlama olmasın diye, dışarıdan gönderilen fakir aile başına 50 milyonluk yardımları ve bunların dağıtılışındaki izdihamı ve yürek paralayan halleri görüyor ve içine sindirebiliyor! Bütün bu olumsuzluklara rağmen, seçimin adını bile duymak istemiyor ve ondan, arslandan kaçar gibi kaçıyor! Adama sormazlar mı; nereye kadar?!.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.