Bin parçalı siyaset

A -
A +

Tamamen siyasete endeksli Türk ekonomisi havadan nem kapar hale getirildi! Ürkütülen para ve sermaye, güven vermeyen siyaset karşısında kaçacak ve saklanacak yer arıyor! Hükümet de, kendisinin sebebiyet verdiği güvensizliğin intikamını milletten, vergileri artırarak alıyor! Nasılsa meydan onların; rakipleri ve alternatifleri yok; üstelik toplum mühendisleri de emirlerinde! Her ne yaparlarsa, onları şirin gösteren, yandaş medyaları da hazır! Baksanıza; ana muhalefet partisine bile tahammül edemediler, bu partiyi tam ortasından ikiye böldürerek, ana muhalefetlikten alaşağı ettiler! Sağda ve soldaki bu kadar parti bolluğuna rağmen, birileri hâlâ yeni arayışlara giriyor ve bunca parçalanmış siyasette zemin bulabiliyorsa; zamanında veya erken yapılacak bir seçimde istikrarı yakalayabilmemiz çok zor ve hatta imkansızdır. Kim bilir; belki de bu siyasi istikrarsızlık birilerinin işine yarıyordur! Yarım asrı geçen demokratik tecrübemizde, hâlâ; atanmışın mı seçilmişin emrinde, yoksa seçilmişin mi atanmışın emrinde olduğunu tartışıyor ve bunda bir sonuca varamıyorsak, demokrasimizin daha kaç fırın ekmek yemesi gerektiğini varın siz hesap edin! Tabii burada, evvel emirde siyasetin kendi içinde tutarlı olması icap eder. Siyasetin bu denli dağınıklığından ve tutarsızlığından istifade eden, siyaset dışı güçlerin, siyaseti ve siyaset adamını tu-kaka etmek istemesinden daha tabii ne olabilir?! IMF bile devreye girip, hükümete ve dolayısıyla Meclis'e talepler sıralayıp ve üstelik bunlarda dayatıp diretebiliyorsa; bu memlekette siyasetin ne adına yapıldığının sorgulanması lazım gelmez mi? Eğer hükümet, bütün bunları millet için yapıyoruz derse; o vakit adama sormazlar mı, o halde niyet mektuplarını niçin IMF'ye veriyorsunuz da millete vermiyorsunuz?! Sizi oraya IMF mi seçti ki, ona hesap verme mecburiyeti hissediyorsunuz?! Bin parçalı siyasetten, millet adına ve hayrına hangi kararı bekleyebiliriz?! İktidar ortağı bir partinin genel başkanlığını, başbakanlık ve Meclis başkanlığı yapmış şahsiyeti partisinden istifa edip, muhalefetteki bir siyasi partiye giriyor. Ve bu olay, sıradan, alelade bir hadiseymiş gibi geçiştiriliyor! Yıldırım Akbulut, mensup olduğu iktidar ortağı partiden istifa ederken, ANAP'ı ve hükümeti suçluyor: 'Bunların programında millet yok! 32 milyar dolar borç aldıklarından övünüyorlar. Bu parayı, faizleriyle birlikte bu fukara millete ödettirecekler; oysa paranın kimlere verildiği ve verileceği belli! Her geçen gün yeni zamla ve vergiyle uyanıyoruz! Sabahın köründe, milleti ekmek kuyruklarında görüyorlar ve vicdanları sızlamıyor! Bunlar, zengini fakirleştirdi, fakiri ise ölüme mahkum etti!..' Süleyman Demirel'i muhalefette düşünün ve eline böyle bir koz geçtiğini farzedin! Gök kubbeyi hükümetin başına yıkmaz ve onları istifaya mecbur etmez mi idi? Bin parçalı siyasette iktidar olmadığı gibi, muhalefet de yok! Bu gidişle, yarın iktidar ortağı partilerin liderleri istifa edip muhalefet partilerine girse bile, bir şey olacağı yok! Hem de ne iktidar kanadında, ne de muhalefet cephesinde!

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.