Bilindiği üzere Saddam, tarihin kaydettiği ender zalimlerden birisiydi. İktidara gelişini ve uzun seneler sürdürmesini hep ABD'ye borçlu idi. ABD, Saddam'ı yıllar boyu, adeta bir maden gibi işledi; onu kendi menfaatleri doğrultusunda kullandı. ABD'nin Irak'ı işgalinden sonra; orada sivil halka tatbik ettiği muameleyi dünya ibretle izlemektedir. Hele, dünya kamuoyunda çarşaf çarşaf sergilenen işkence fotoğrafları ABD'nin gerçek yüzünü bütün çıplaklığı ve çirkefliği ile gözler önüne sermiştir. Böylece; ABD'nin dünya kamuoyunu aldatmak için uydurduğu "Irak halkına hak-hukuk, demokrasi götürme" bahanesinin de yalan olduğu anlaşılmıştır. Sovyetler'in yıkılışından sonra, dünyanın tek jandarması kaldığını gören ABD; koskoca bir Büyük Orta Doğu coğrafyasını, çobansız köy zannedip işgale yeltenmiş; önce Afganistan'a ve ardından da Irak'a askerî müdahalede bulunmuştur. ABD'nin yanlış hesabı, Irak'ı Saddam'dan ve onun yanlısı olanlardan ibaret sanması olmuştur. Eğer, ABD şaşırmayıp önce Suriye, Suudi Arabistan veya Körfez'in başka bir ülkesine müdahalede bulunsaydı, maruz kaldığı şimdiki durumlarla karşılaşmayabilirdi. Vietnam'dan da beter! Elindeki muazzam ve rakipsiz askerî güç ABD'yi kibirlendirdi. Bu kibrin sonucu olarak şaşkınlıkla Irak'ı vurdu. Zira Irak'ın zenginliklerine sahip olma tutkusu ABD'nin aklını başından almaya kafi idi! Önceleri herkes şaşırmıştı. Irak'ın çok kısa bir zaman içinde teslim olmasına kimse bir anlam verememişti. Önce direnir gibi yaptı; ABD'nin askeri gücünün karşısında birşey yapamayacağını bildiğinden direnişi kaldırıp adeta buyur etti! Iraklılar savaşın işgalden sonra başlayacağını; bundan dolayı da direnip boşuna kırılmanın ve ülkeyi yıktırmanın bir manasının olmadığını biliyordu. Irak, bu taktiği uyguladı, ABD ve müttefik güçler de bu oyuna geldiler. Irak halkı mağdur konumundadır ABD, Vietnam'dan beter bir bataklığa saplandığını yeni yeni görüyor. Bu şaşkınlık ve çaresizlik içinde ABD askerleri ne yapacaklarını kestiremeden aklın ve hukukun dışına çıkarak, envai çeşit işkence metodlarını uygulamaya başladılar ki; bu durum ABD'nin iflası ve işinin bittiğinin resmidir. Artık ABD, ağzıyla kuş tutsa haklılığını dünyaya anlatamaz. Irak halkı da tıpkı Filistin halkı gibi; ülkeleri haksız yere işgal edilen mağdur konumundadır. Ülkelerini savunmak, düşmanı söküp atmak için her çareye başvuracaklardır. Bundan daha tabii ne olabilir? Yalnız, Amerikalıların başvurduğu işkence ve vahşete asla tevessül etmemelidirler. Aksi halde, ABD'nin ekmeğine yağ sürmüş olurlar. Nitekim; Iraklı bir grubun, Yahudi asıllı Amerikalı bir rehinenin kafasını keserken yayınlanan filmi bir çuval inciri berbat etmeye yetti de arttı bile! (Gerçi, bu durumun ne kadar gerçek olduğunu, mizansen olup olmadığını henüz bilmiyoruz!) Şimdi merak edilen; ABD'nin daha önce açıklamış olduğu gibi 30 Haziran itibariyle Irak'ı terk edip etmeyeceğidir. Yani, saplandığı bu musibetten ders alıp almayacağıdır.