Geçen hafta üç günlüğüne, Adapazarı-Akyazı'daki İhlas Kuzuluk Kaplıcaları'na gittim. İşlerimizin yoğunluğu sebebiyle dönmek zorunda kaldık ama, aklım orada kaldı! Tabiatın her ilkbaharda yeniden yeşil örtüye bürünüp, hayat iksirini bütün canlılığıyla billurlaştırdığı bu güzide beldemiz, huzur arayanların arayıp da çok zor bulabilecekleri bir mekan.. O yerin, 8-10 sene önceki halini de bilirim. Derme çatma 3-5 kulübeden ibaret; mezbeleliği andıran bu mekanda insanlar, en ilkel şartlarda çamur banyosu yapardı! Yerin altından fışkıran şifa kaynağı termal su, insan eliyle işlenip aklın, bilimin ve teknolojinin emrine verilemediğinden heba olup gidiyordu. İhlas Holding oraya trilyonlar dökerek şipşirin bir belde yaptı. En son teknoloji kullanılarak 85 derecelik termal su, 40 derece dolayına düşürülerek; üç katlı bloklar halinde inşa edilen 1500 dairenin her birisiyle irtibatlandırıldı. Dolayısıyla insanlar, müstakil dairelerinde istirahat ederken termal su ile tedavi kürlerini rahatlıkla yapabilmektedirler. Bütün daireler, 4 yıldızlı bir otel konforuyla dayalı döşeli. Kaplıcaya adım atar atmaz, dünyadan çıktığınızı ve başka bir aleme girdiğinizi farkediyorsunuz! Yönetimin başındaki Prof. Dr. Osman Özer'in kılı kırk yaran, ağır başlı, dikkatli, sevecen idaresi, bütün birimlerde kendini hissettiriyor. Her yerde güler yüz, alâka ve iltifat var. Personel, devre mülk sakinlerinin rahat etmesi için âdeta çırpınıyor. Oraya gitmişken sakın evlerin içine çakılıp kalmayın! Sitenin etrafındaki parkurda, sabah akşam mutlaka yürüyün. Zaten bir kere yürürseniz; kuş cıvıltıları ertesi gün sizi mutlaka oraya cezbedecektir. Yeşilin her tonunun alabildiğince fışkırdığı piknik alanına girdiğinizde çıkmak istemeyecek, bol bol oksijen depolayacaksınız. Birinci gün oksijen çarpmasından ötürü, hafif ağırlık hissedecek ve hemen ertesi gün ise, zindelikten yerinizde duramayacak; atlayıp zıplamak ve koşmak isteyeceksiniz. İsterseniz marketten alış veriş yapıp, yemeğinizi evinizde pişirin; balkonunuzda tabiatla iç içe afiyetle yiyin! Dilerseniz restoranda, itina ile pişmiş yörenin leziz yemeklerini tadın! En iyisi; bu güzel bahar günlerini içeride ziyan etmeyip, alabildiğince tabiata koşun! Sabah kahvaltınızı dahil, üç öğünü açık havada piknikte değerlendirin! Yurdumuzun dört bir tarafından gelen nezih ailelerle tanışın, sohbetler yapın! Ama, sakın benim gibi yapıp üç günde dönmeyin; bir tatlı huzuru doya doya tadın. Afiyet olsun!