Hemen her şeyi kendimize benzetmekte üstümüze yoktur! Yeni bir şey bulsak bile, onu derhal kendimize benzetiriz. Bu durum, paylaşma kültürümüzün noksanlığından kaynaklanıyor olsa gerektir. Vaktiyle bizde de böyle bir kültür vardı ama, o, çok eskilerde kaldı! Bizdeki solun en önemli açmazlarından birisi de, kavramları eğip bükmesi ve kendisine özgü tanımlamalar yapmasıdır. Mesela: Sosyal adalet kavramı, sığındıkları bir limandır. Oysa; adalet adalettir. Adaletin az sosyal olanı var mı ki; sosyali olsun! Zamanında Üstad Necip Fazıl da bu sosyal-sosyalizm kelimelerini; herkesle düşüp kalkan bir fahişeye benzetmişti! Bizdeki solculara dikkat edin, hemen her kelimenin önüne bir sosyal eklemeyi marifet bilirler. Sosyal devlet, sosyal hukuk, sosyal siyaset vb... Dünyadaki solla bizdeki sol taban tabanı zıtlık arz eder. Dünyadaki sol, yeniliğin adıdır. Köhnemiş devlet yapılarına karşı ferdi, ferdin hak ve özgürlüklerini savunur. Emekten yanadır ve emekçinin yanındadır. Bizdeki solda ise, bunların yalnızca yaldızlı sözleri vardır. İcraatta ise bunların aksi vardır. Solcu geçinen CHP'ye bakınız; ondan daha tutucu ve statükocu ve bunların savunucusu başkaca bir solcu parti var mı? Körü körüne ve inatla bir şeyi savunmak diye buna denir. Açılım, Meclis'te tartışılırken, CHP Genel Başkan Yardımcısı Öymen: 'Dersim'de anaların gözyaşına mı bakıldı?' deyiverdi! Halbuki CHP'nin tavanı da tıpkı tabanı gibi, Dersim'de hata yapıldığına inanıyor. Ama, görüyorsunuz ki, statüko aşkına bunu dillendiremiyorlar. Bu denli tutucu ve bağnazlığa da pes doğrusu! Dünyadaki sol, işe, tarihleriyle yüzleşerek başladı. Solcu geçinen CHP ise, tarihî hakikatlerin üstünü örtmekle ve her daim yalan söyleyen tarihe sığınmakla, meselelerden kurtulabileceğini vehmediyor! Halbuki, dünyada hiçbir şey, ilanihaye gizli kapaklı kalmaz, kalamaz. Er ya da geç, gerçekler gün yüzüne çıkar. Öymen, baltayı öylesine taşa vurdu ki; ilk tepkiyi, seneler senesi oy deposu olarak kullandıkları ve yandaş bildikleri Alevi kesimden gördü! Ne diyelim; bazen bizim şer bildiklerimizden de hayır çıkabiliyormuş!..