Genel seçim öncesi, bütün siyasi partiler seçim bildirgelerini açıkladılar. Yani önümüzdeki dönemde iktidar oldukları takdirde neleri yapacaklarını kamuoyuna ilan ettiler. Seçim vaatlerini bir bir sayıp döktüler. Hep birlikte izledik; vadetmedikleri tek şey gökteki yıldızlar! Milletimiz, bunları ve bunların ağa-babalarını yakinen tanıyor. Çünkü hepsini çeşitli kereler iktidarlarda denedi. Hem de ne vaatlerle... İki anahtar, yüz bin tank, yüz bin uçak, taban fiyatına kim ne veriyorsa, ondan beş lira daha fazlası!.. Böyle diye diye; hatta sırf rakibine inat olsun diye emeklilik yaşını 40'lara, 39-38'lere kadar indiren siyasi zihniyetler devleti iflasa götürdüler. Aynı zihniyet hortladı Aynı zihniyet bu seçimlerin arefesinde de hortlatıldı. Televizyonlarda dinliyor, gazelerde okuyorsunuzdur; neler vadettiklerini. Yalan söyledikleri apaçık ortada. Neymiş efendim; üniversitelere giriş imtihanlarını kaldıracaklarmış. Bunu söyleyen zihniyet dese ki: "... yahu biz hata ettik; meslek okullarını imam hatiplerin narında yaktık! Bu hatamızdan geri dönüyoruz. Türkiye'de mesleki eğitimi kaliteli kılıp yaygınlaştıracağız..." Bütün dünyada orta öğretimin yüzde 65-70'i, mesleki eğitimdir. Bizde ise bunun tam tersidir. Klasik liseler 65-70'i, ifade ederlerken meslek okullarının oranı yalnızca 35 dolayındadır. Klasik liseleri bitirenler meslek sahibi olmadıklarına göre zorunlu olarak üniversetlere girmek istiyorlar. Bu yığılmanın elemesini nasıl yapacaksınız? Dünyada, sınavdan başka bulunmuş bir eleme usulü olmadığına göre bu zihniyetler tamamen kafadan atmaktadırlar. Ne hesap biliyorlar ne kitap! Ama, gelin görün ki bunların ağa-babaları bugüne kadar milleti hep bu şekilde kandırarak iktidar oldular. Onların evlatları ve torunları da babalarının ve dedelerinin yolundan aynı usul ve metotlarla gitmek istiyorlar. Afaki olarak attılar, tuttular! Ama, artık kazın ayağı öyle değil. Merhum Özal, bu milletin gözlerini açtı. Her şey ama her şey, iletişim vasıtaları sayesinde milletimizin gözleri önünde cereyan etmektedir. Hiç kimse boş vaatlere kanmamaktadır. Milleti tanımayan ve zaman tünelinde kalan siyasetçiler suçüstü yakalandıklarının farkında değiller! Çünkü, kendilerinin eli hiçbir zaman taşın altına konulmadı. Hep yukarıdan, afaki olarak attılar, tuttular! Milletin içine girip onun neler çekmekte olduğunu (çocuğunun kitap parasından tutun, hastanede tedavi olmasına ve eczaneden ilaç almasına kadar...) görmediler. Milletin dertlerini bilmeyenler o dertlerle dertlenebilirler mi? Boş vaatlerle ancak avare tipler kandırılabilir. Hiçbir sorumluluk taşımayan, ebeveyninin verdiği harçlıkla günlerini geçiren hoyrat tipler macera arayabilir. Bunların dışındaki milletimizin kahir ekseriyeti sorumluluk sahibi olup, istikrarı istemektedir. Bundan dolayıdır ki, tıpkı 3 Kasım 2002 seçimlerinde olduğu gibi, 22 Temmuz seçimlerinde de sandıktan istikrar çıkacaktır. Zira, milletimin boş vaatlere karnı toktur!..