Senelik iznimi deprem bölgesinde geçirdim. Siyasilerimizin bu yörelerdeki mitinglerini takip ettim. Siyaset ve siyasetçiye duyulan öfkeyi; unutulmuşluğun diyarında, unutulmuşlarda gördüm! Gerçi, son beş yılın iktidarları döneminde milletçe unutulmuşları oynadık ama; depremin yerle bir ettiği bölge insanının unutulmuşluğu bir başka! Memleketin dört bir yanında fukaralık ayyuka çıkmış olmasına rağmen; sabırla koruğu helva yapmasını beceren bu asil millet, neticede tepki oylarını sandığa yansıtmakla ilgililerin dersini verecekti. Ve, bununla yetinecekti. Ama; depremin yıkıp yerle bir ettiği ve neredeyse aradan üç seneyi aşkın bir zaman geçmesine rağmen, yüz üstü terkedilen yöre insanının tepkisi öfkeye ve intikama dönüşmüş! Bu durumdaki şehirlerin başında Adapazarı geliyor. Adapazarı, ismi üstünde; mümbit, yemyeşil bir ova. Hayvancılık ve tarım için elverişli, geniş araziye sahip. Bunun yanında hatırı sayılır sanayisi de vardı. Demir Yolları'nın Vagon Fabrikası, TZDK'nın zirai aletler üreten işletmeleri yanında Traktör Fabrikaları, Şeker Fabrikası, Askeriye'nin Tank Palet Fabrikası bunların başlıcaları. Ayrıca; özel sektöre ait otomobil fabrikalarından tutun, irili ufaklı çok sayıdaki işletmeler; yörenin olduğu kadar ülkemizin yüz akı kuruluşları idi. Bunların bir kısmı tabii afet olan depremin sonucu olarak yıkılıp, devre dışı kaldı. Ayakta kalabilen büyükçe bir kısmı ise, hükümetin sebep olduğu ekonomik krizler yüzünden kapandı. Şimdiki halde manzara-i umumiye tek kelime ile kepazelik! Çiftçi, pancarını bin bir emekle ve masrafla üretmiş, tarlasından çıkarıp römorklara yüklemiş, öylece bekliyor! Şehirdeki Şeker Fabrikası, Başbakan Ecevit, Başbakan Yardımcıları Devlet Bahçeli ve Mesut Yılmaz'ın ve özelleştirme ile ilgili Devlet Bakanı Yılmaz Karakoyunlu'nun imzaları ile kapatılmış. Ne tamiratı yapılıp, çalışır halde özelleştirilmesi düşünülüyor; ne de şimdiki halinde özelleştirilip devri için bir şey yapılıyor! Atıl halde bekletiliyor! Çiftçi ise, yetiştirdiği pancarı, cebinden 300 milyon lira verip kiralayacağı kamyonla, ürününü Susurluk Fabrikasına göndermek zorunda! Ya da, Alpullu Fabrikası için belirtilen toplama merkezlerine götürecek! Bu merkezler ihtiyaca cevap vermediği için, çiftçi, günlerce kuyruklarda çile dolduruyor! Ürünüyle rezil oluyor! Neymiş efendim; Kemal Derviş, IMF'den talimat getirmiş, o fabrika çalıştırılamazmış! Sakaryalı bir ailenin çocuğu olan Genç Parti lideri Cem Uzan, şehirde kapanan bütün fabrikaları açacağını söylüyor! Adapazarlı hemşehrilerine iş ve aş vadediyor! Her gittiği kasabada da milletin karnını bir güzel doyuruyor! Ayrıca; sanatçı, şarkı türkü de gırla gidince, geriye; oynatmasına az kalan milletin, bir zil takıp oynamadığı kalıyor! Öfkeyle burnundan soluyan Sakaryalı, sandıktan Genç Parti adına tulum çıkartırsa kimse şaşırmasın! Kim bu Genç Parti; Cem Uzan demeyin! Mühim olan bir başkası olması; adı sanı, doğru söyleyip söylememesi hiç mühim değil! Peki; bu hal sağlıklı mı? Elbette değil. Öfkeyle kalkan, zararla oturur! Boşuna demiyorlar, seçimden sonra ufukta yeni bir seçim gözüküyor diye! Dedik ya, böyle seçim görülmedi!