Gerçek münevver ve büyüklerden birisi vaktiyle şöyle buyurmuştu da; bu sözü duyunca kanım donmuştu! 'Artık bu ülkede herkes, evvel emirde ve en ziyade taşıdığı etiketin zır cahilidir!' Küçücük bir araştırma ve azıcık bir düşünmeyle, bunun böyle olduğunu siz de fark edeceksiniz! Dünya üzerinde kendi insanına karşı düşmanlık besleyen ve bunu; eline geçirdiği her fırsatta alabildiğince işleten yöneticiler kadrosu bizden başka nerede vardır? Üstelik bu kadrolar yalnızca yönetici ve idareci kesiminden değil; milletin hizmetini görmek için; devlette hademeden tutun en yüksek bürokratına kadar bütün bir memurin takımını ihtiva etmektedir! Evet; rütbesi hademedir ve görevi; devlet hastanesinde hastaların kazuratını dökmektir ama; o bunların hiç birisine aldırış etmeden kabına sığmaz, haddini bilmez ve; 'baş kesen' misali efelenmeyi, afra tafra satmayı maharet bilir! Milletin verdiği vergilerle karnını doyuran (rüşveti caba!) ve yegane görevi velinimeti millete hizmet olması gereken bu zevat, her vesile ile milletten intikam almayı ve onun işlerini yokuşa sürmeyi vazife bellemiş! 7. Uyum Paketi TBMM'den geçti, Cumhurbaşkanı da onayladı ve kanunlaştı; dünya bu durumu hayret ve hayranlıkla izliyor! İyi de; kağıt üzerindeki kanunlar, tatbik edilmedikleri müddetçe neyi ifade eder? Peki; 'devrim' niteliğindeki bu kanunları, bu kadrolarla nasıl tatbik edeceğiz? Büyük şehirlerimizin cadde ve sokakları parsellenmiş; koluna renkli bir bez parçası geçiren; 'geçenden üç, geçmeyenden beş akçe' alıyor misali; park etmek isteyen bütün otomobilleri haraca bağlamış! Hem de bir saatliği 3 milyon lira! İstanbul Büyükşehir Belediyesi, Bayrampaşa'da devasa bir otogar inşa etti. Buraya yolcuyu hususi otomobiller veya taksiler taşıyor. İçeri giren araçlardan 15 dakikalığına 2 milyon, ve geçen her yarım saatte bir, bir milyon artırarak; müşteri getirenler cezalandırılıyor! Bu milletin hakkını kim; nasıl arayacak? Eline beş paralık bir yetki ve imkan geçiren, 'ibrikçi başı' kesiliyor! Evvela; her meslek grubunda eğitilmiş zannedilenleri yeniden ve adam gibi eğiterek ve en ağır cezaları bunlara tatbik edip hadleri bildirilerek işe koyulmak lazım! Bundan da önemlisi; idare ile vatandaşın çizgilerini belirlerken; A'dan Z'ye her şeyi vatandaşın lehine ve vatandaş için dizayn etmeliyiz! Mesela; dört kata kadar inşaat ruhsatı verilebilen bir yerleşim yerinde, söz konusu inşaatın sahibi resmi bir idare ise, katları canının istediği kadar göğe yükseltebiliyor! Belediye binalarına bakın; millete vermekte oldukları inşaat ruhsatlarının, belki on mislini, yirmi mislini kendi binaları için tatbik ediyorlar! Bu güne kadar; 'la yüs'el', dokunulmaz olan idare, kendisini bu kayıttan azade kılacak ve her türlü tasarrufu ile, öncelikle kendisi örnek olup; kanun ve nizama uyacaktır! Nasıl; zor değil mi? Herkes etrafında cereyan eden olaylara ve karşılaştığı hadiselere baksın ve karanını versin! Bu toplum, bu kafayla AB'ye girebilir mi? Biliyorum; koro halinde imkansız diyeceksiniz! İşte, o imkansız zannedileni yenmemiz ve imkanlı kılmamız lazım! Nasıl mı? Onu da idarecilerimiz düşünsün! Bugüne kadar dayatmasını bilen; bundan böyle de alttan almasını bilecektir!