Küreselleşme, beraberinde getirdiği yığınla güzelliğin yanında, en az bir o kadar da kötülüklere gebedir. Hele tek kutuplu kalan bu ihtiyar dünyamızda ipin ucu, gerçek manasıyla Bush'un elindedir! Nereden geldiği su götüren 11 Eylül terörist baskınının hemen akabinde tatbik mevkiine konulan Afganistan harekatı, kelimenin tam anlamıyla bir oldu-bittiye getirildi! Olayın şokuyla fevri (!) hareket eden ABD, hemen bütün dünya ülkelerini yanında buldu! Olayın ardından, Başkan Bush'un sıcağı sıcağına yaptığı konuşmalar da -ki, o demeçlerde dünyaya yeniden nizamat vereceğini ve bu amaçla da yapacaklarını bir bir sıralamıştı- aynı olayın şokuna hamledilmiş ve dünyaca pek ciddiye alınmamıştı. Afganistan harekatı esnasında, bölge ülkelerine yerleşmesi ve oralarda kalıcı askeri üsler kurması, başta Rusya ve Çin olmak üzere pek çok ülkenin gözlerini açtı! Çünkü; yine o zaman görüldü ki; ABD'nin iddia ettiği gibi amacı, Taliban rejimi ve Üsame bin Laden'den ziyade, bunları bahane edip bölgeye yerleşmek istemesidir! Şimdiki bahanesi de Irak'a demokrasi getirmek istemesidir! Orta-Doğu'da veya dünyanın muhtelif yerlerinde anti demokratik olan ve nükleer silahlanmanın yanında her türlü kimyasal ve biyolojik silahları üreten yalnızca Irak mıdır? Bu tür ülkelerin başında Çin gelmesine rağmen; ona karşı en ufak bir ses çıkarmayan ABD, her türlü münasebetlerini daha da geliştirmenin yollarını aramaktadır! Üstelik Çin komünist bir yönetim tarzı ile idare edilmektedir! Plan gayet açıktır. Önce; jeo-stratejik olarak önem arz eden ülkeleri hizaya getirecek, ardından sıra diğerlerine gelecek! Rusya, Çin Hindistan, Türkiye, bölge ülkeleri ve Batılı devletler bu tehlikeli gidişe bir an önce dur diyebilmeli ve bunun için de bugünden tezi yok; bir araya gelip ittifak yaparak ABD'nin karşısına dikilmelidirler! Bu tehlikeli gidişi bugün durdurdu durdurdular, yarın çok geç olacak, zira hiç beklemedikleri bir anda sıra kendilerine gelmiş olacaktır! Yarın çok geç olacak, çünkü; adım adım gerçekleştirilen kuşatma öylesine korkunç boyutlara ulaşacak k,i o zaman hiçbir devletin kılını kımıldatmaya mecali kalmayacaktır! Birinci Körfez Savaşı'na katılıp madalya alan bir İngiliz askeri, yanına başka savaş karşıtlarını da alarak, İstanbul üzerinden Bağdat'a gidiyor. Bir kısım ABD'liler de aynı amaçla Irak'a gidip, canlı hedef olacaklar! Siviller, savaşın vahşetini görüyor ancak; gözlerini iktidar hırsı bürümüş koca ülkelerin yöneticileri; yarın kendilerini de hedef alacak bu tehlikeyi görmezlikten geliyor! Türkiye'de kimse savaş istemiyor. Ama, bu anlamsız savaş adım adım kapımıza doğru geliyor! Ecevit, bu savaşın olmaması için çıkıp televizyonlarda konuşuyor. Başında bulunduğu 57. Hükümet döneminde, bu amaçla ne yapıldı? Bir tek dış ülkeye gidilip de, hangi birliktelik sağlanabildi? Bunu yapmadıkları gibi; bir yandan, bir aylık AK Parti Hükümeti'nden savaşın önlenmesini bekliyorlar; diğer yandan da, bu amaçla Tayyip Erdoğan'ın yapmış olduğu dış gezilere, 'hangi sıfatla' demek aymazlığında bulunuyorlar!