Bugün bayram

A -
A +

Günlerdir televizyon ekranlarında tartışılıyor. Bilen, bilmeyen; art niyetli, iyi niyetli, ehil-nâehil önüne gelen konuşuyor. Bunların çoğunluğunun, Müslümanları kurban ibadetinden alıkoymanın gayreti içinde oldukları görülüyor. Bizzat kurban kesen ve kesilmesini ümmetine öğütleyen Sevgili Peygamberimizdir... Dün, 2.5 milyona yakın Müslüman; dünyanın bütün nimetlerinden arınarak, yalnızca iki parçalı bir beze sarılı olarak "Arafat"ta vakfe yaptı. Tövbe istiğfar ederek gözyaşı döktü, bağışlanmaları için Cenab-ı Hakk'a tazarruda (yakarış) bulundu. Malum; Hac ve Kurban ibadetleri birlikte; aynı günlerde yapılıyor. Kurban; ilk insan ve ilk Peygamber Hz. Adem'in gününden beri mevcut olup, varlığını kıyamete kadar sürdürecek bir ibadet şeklidir. Kelime olarak (Kurb-yakınlık) kökünden geliyor. İlahî kelamla bildirildiği şekliyle; bütün noksanlıklardan münezzeh olan Cenab-ı Hakk'a, kulları tarafından kesilen kurbanların ne kanları ve ne de etleri ulaşır. Ama niyetleri; bu kurban kesme işlemini ne için yaptıkları ulaşır. Bilen de bilmeyen de konuşuyor!.. Nitekim; Sevgili Peygamber Efendimiz (s.a.v) kurban ibadetini eda ederken şöyle buyurmuştur: "Ya Rabbi! Bu sendendir ve sanadır" yani senin adınadır. Günlerdir televizyon ekranlarında tartışılıyor. Bilen, bilmeyen; art niyetli, iyi niyetli, ehil-nâehil önüne gelen konuşuyor. Bunların çoğunluğunun, Müslümanları kurban ibadetinden alıkoymanın gayreti içinde oldukları görülüyor. Neymiş efendim; Allah'a yaklaşmak için kurban kesmek şart değilmiş. Bunun nâmütenâhi yolları varmış. Kurban dışında yapılacak iyiliklerle de Allah'a yaklaşılırmış! Bundan dolayı da fakirlere yapılabilecek para-ilaç gibi yardımlarla da kurban ibadeti yerine getirilebilinirmiş! Kur'an-ı Kerim'in muhatabı O'dur! Sanki Allahü tealaya giden nâmütenâhi iyilik yollarını tıkayan var; onların hiç birisini yapmayın diyenler var! Dinde bunların her birisinin yeri ayrıdır. Bunlardan hiçbirisi diğerinin yerini alamaz, ona bedel olamaz. Din adına televizyon ekranlarına çıkanların en vahim hezeyanı; dini bir hususta, "bana göre bu böyledir, böyle olması lazımdır" demeleridir. Herkese göre bir din olacaksa başka! Ama; mesela, İslamiyet'te nasıl olması gerektiği konusunda ise, İslam dininin Peygamberi ve onun vârisi olan milyonlarca İslâm alimi var. Cebrail aleyhisselam, Kur'an-ı Kerimi Sevgili Peygamberimize getirdi. Yani, Kur'an-ı Kerim'in direkt muhatabı O'dur. Peygamberimiz de, Kur'an-ı Kerim'deki ayet-i kerimelerin ne manaya geldiklerini, yani onlardaki murad-ı ilahiyi hadis-i şerifleri ile açıkladı. Kur'an'ın hükümlerini, hayatında tatbik etti ve ettirdi. Her hususta, en ideal örnek onun mümtaz şahsiyetidir. Bizzat kurban kesen ve kesilmesini ümmetine öğütleyen Sevgili Peygamberimiz; iddia edildiği gibi bu ibadet değişik türdeki iyiliklerle de yerine getirilebilseydi, bunu söylemez miydi? Veya bizzat kendileri o şekilde tatbik etmezler miydi? Buradaki niyet bozukluğu apaçık ortadadır. Bütün mesele; "Kur'an'daki İslam" denilerek, o Kur'an'ın bizzat muhatabı olan Hz Peygamberi, onun İslamiyeti yaşayış biçimini ve buyurduğu binlerce hadis-i şerifi dinin dışında tutmak ve öylece mütalaa etmek cüret ve gayretkeşliğidir. "En güzel örnek" kendisidir... Çünkü; Peygamberlik sıfatlarından birisi de "tebliğ"dir. Yani, Cenab-ı Hakk'tan gelmiş bütün hükümleri, noksansız olarak insanlığa tebliğ edip duyurmak, peygamberlerin en önemli vazife ve sıfatlarındandır. Yine, Kur'an-ı Kerim'in hakikati bildirdiği üzere; Sevgili Peygamberimiz en güzel yaratılışta ve en üstün ahlak üzere idi. Buradaki bütün üstünlük ve güzellikler, yaşantısının ve bu esnadaki bütün ibadet ve taatlerinin Kur'an'la yani Cenab-ı Hakk'ın muradıyla paralellik arzetmesinden kaynaklanmaktadır. Nitekim; Hz. Peygamber'in "en güzel örnek" olduğunu bizzat Cenab-ı Hakk, Kur'an-ı Kerim'inde bildirmektedir. Nerede gözyaşı varsa... Sevgili Peygamberimizin fiili (tatbiki) ve sözlü sünnetleri ortada iken, bunu başka türlü yorumlamanın ve; "bana göre" demenin dinde yeri mantığı olabilir mi? İslam âleminin yürekler acısı hali ve bunun yanında çekmekte olduğu baskı, zulüm ve sıkıntılar herkesin malumu! Şu anda, dünya haritasına bakın; nerede kan akıyorsa ve nerede gözyaşı varsa orası ya bir islam ülkesi veya müslüman topluluklarının yaşadıkları bir yerdir. Ne hazin! Ahir zamanda müslümanlar ağız tadıyla; coşku ve sevinçle bir bayram idrak edip kutlayamıyorlar. Bundan dolayı da gazetemizin manşetini yine "Buruk Bayram" atmak zorunda kaldık. Sevgili okuyucularımızın mübarek Kurban Bayramlarını tebrik eder, hayırlara vesile olmasını dilerim.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.