Hemen her Anadolu çocuğu gibi en ufak bir art niyeti olmadan; sadece ve sadece millete hizmeti şiar edinerek genç yaşında siyasete atılan bu idealist adam, ezici bir çoğunlukla ve ilk turda Meclis Başkanı seçildi. Demokrasi sürecimizin 4 eğiliminden 'muhafazakar' çizgisinden geliyordu. Kendi deyimi ile; gençliğini, heyecanlarını, aşkını ve her şeyini bu yolda feda ederek bu günlere geldi. Dile kolay; ömrünün en verimli çağlarını (25 sene) 'Milli Görüş'ü ve bu görüşü temsil ettiğini iddia eden Necmettin Erbakan'ı tanımakla geçirdi! Neticede; Tayyip Erdoğan, Abdullah Gül, Abdüllatif Şener, Salih Kapusuz ve M. Ali Şahin gibi bir avuç arkadaşı ile birlikte 'Yenilikçiler' hareketini başlattılar. 2000 yılının Nisan'ında yapılan kongrede yüzlerdeki maskeler düştü ve ayrılık mukadder oldu! Zira mahut kongrede Erbakan'ın sözcüsü konumundaki Oğuzhan Asiltürk; delegelere seslenirken, 'yenilikçiler'i tercih etmeleri halinde ahiretlerini yakacaklarını söyledi! Perçem düşmüş kel görünmüştü! Siyasetin din olmadığını, dolayısıyla bunca yıldır yanlış yerde bulunduklarını bilen ve gören 'Yenilikçiler' AK Parti'yi kurarak siyasetteki yollarına salt siyaset adına devam kararı aldılar. Yine kendi ifadesiyle; bir gecede saçları beyazlamış ve 20 yaş birden yaşlanmıştı! Sayın Arınç'ı yakinen tanıyan birisi olarak, onun bu duygu ve düşüncelerine aynen katılıyor ve yürekten inanıyorum. Anadolu insanının başarısını hazmedemeyen mahut medya mensupları, onun Meclis Başkanlığına adaylığı söz konusu olunca, eşinin başörtülü halini ileri sürerek, başka bir isim üzerine adeta ittifak yaptı! Oysa; Anayasa ve kanunlarda böyle bir kısıtlama söz konusu değildi. İnsan hak ve hürriyetlerine aykırı bu tutum ve davranış, onu, 'inadına' Meclis Başkanı olmaya itti! Zira, sayın Arınç'ı tanıyanlar onun ne denli uzlaşmacı ve mütevazı bir kişiliğe sahip olduğunu bilirler. Eşinin başörtülü olması, inançlarının gereği ve onlar için tamamen bir hayat tarzı. Asla ve hiçbir zaman bir gerginlik ve fitneye sebep olucu bir yaklaşım tarzını benimsemeyi akıllarının ucundan dahi geçirmezler. Seçildiğinin hemen ertesi günü, Cumhurbaşkanını uğurlamaya eşiyle birlikte gitmesi ve doğal olarak eşinin başının örtülü oluşu günlerden beri basına malzeme oluyor! En son olarak da; Genelkurmay Başkanı ve Kuvvet Komutanlarının tebrik ziyaretlerinin kısa sürmesini dillerine doladılar! Neymiş efendim; bu bir tavır koyuşmuş! Şu akıl fukaralarının hezeyanlarına bakın hele! Bir kere; tavır koyacak kişi veya kişiler tebrik ziyaretine giderler mi? Bunu bilmelerine rağmen, öyle yorumlamalarının sebebi; fitne çıkarmaktan öte bir mana taşır mı? İşte; Türkiye'yi ve Türk insanını geri bırakan ve olmayan şeyleri mesele edip ayyuka çıkaran içimizdeki bu fitnecilerden başkaları değildir! Bunların hadleri bildirilmedikçe daha çok patinaj yaparız!