Bunca işlenen günahın gölgesi

A -
A +

Kuruluşta ilk düğmenin yanlış iliklendiğini bilen mahut zihniyet; suçluluğunu örtbas etmek ve halkın dikkatini başka yönlere çekmek için tabiri caizse, onu meşguliyetle tedaviye tabi tuttu. Akılları sıra, milleti istedikleri hizaya çekecek ve arzuladıkları şekilde yepyeni bir millet oluşturacaklardı! Devlet, hayali düşmanlar üreterek, devamlı olarak milletin üzerine gitti. Âdeta; gizli bir el, devletle milletin arasına duvarlar ördü. Demokratik toplumların tersine; yani onlardaki devlet-millet kaynaşması yerine, devlet-millet düşmanlığı tesis edildi. Millet; kendi evladı, kardeşi, anası, babası, amcası, dayısı... olan, resmî veya üniformalı kişilerden nefret eder hâle getirildi. Öyle ki; Diyarbakır'da kömür almak isteyen kişiyle anlaşan esnafa; onun asker olduğunu anlayınca; size satılacak malım yok dedirtildi. Dünyanın hiçbir ülkesinde askere gidecek gençler, bizdeki gibi güle-oynaya gönderilmez. Hâl böyle iken; gün geldi millet çocuğunu askere göndermemenin yollarını aramaya başladı! Millet, elbette durduk yerde bu hâle gelmedi. Televizyonda izlediği haberlerde; madalya verilmek üzere törene davet edilen, şehit annesinin başını elinde sopayla açmak isteyen generalin görüntüleri; onu bu ruh hâline itti. Milletin, kendisini yönetmek için seçip Ankara'ya gönderdiği zevata yapılan muameleler; devamlı aşağılanıp hadlerinin bildirilmesi; silah zoruyla yönetimden uzaklaştırılıp, partilerinin sürekli kapatılması; milletle alay eden ve onu zıvanadan çıkaran bütün bu hâller, devletle milletin arasını açıp; düşman kardeşlere dönüştürdü. Artık; devletin yaptıkları millete, milletin yaptıkları devlete zül geliyor; her iki taraf da birbirlerine karşı hasmane tavır takınmayı maharet biliyordu! Devlet-millet ayrışmasının temin edildiği böyle bir ülkenin, ayrıca; fiziki olarak bölünmesine ne gerek vardır?!. Devlet adına sürdürülen bütün bu aymazlıklar; vesayet rejiminin sürdürülmesi için yapıldı ve asla sonucu düşünülmedi. Sonuçta ne mi oldu? Evet; yepyeni bir millet oluşturuldu ancak; sayısı milyonları bulan ve her birisi maskeli olan; olmak zorunda bırakılan tuhaf bir millet! Aynı havayı soluyan, aynı dili konuşan, aynı tehlikelere maruz kalan ve asla anlaşamayan, bir ve beraber olamayan ve tabiri caizse, her birisi ayrı telden çalan garip bir millet! Üç asırdır bu milletin ensesinde boza pişiriliyor. Üç asırdır bu milletin ruhu bedeninden koparılıyor. Değerleri ayaklar altına alınıyor ve kendisiyle alay ediliyor. Milletçe geçirilen onca travmanın tedavisinin öyle üç-beş senede yapılabileceğini zannetmeyelim; zira, bunca işlenen günahın gölgesi epey uzun olur!

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.