Ocak ayı enflasyon rakamları açıklandı: Yüzde 5.3.. Halbuki bizim, IMF'ye verdiğimiz taahhütte ve IMF'nin bize onca dayatmaları, 2002 senesinde enflasyonu yüzde 35'e düşürmek içindi. IMF'den almakta olduğumuz üç kuruşluk dolar karşısında, neredeyse zil çalıp oynayacağız! Değil çocuklarımızı, torunlarımızı borçlandırarak aldığımız bu paraları reel ekonomiye aktaramıyoruz. Üretimi unutmuş, hâlâ rantiyede ısrar ediyoruz! Yatırımın lafını bile edemiyoruz; işimiz gücümüz, paradan para kazanma ve kazandırma dalavereleri! Dün, bankaların içi boşaldı diye sahip ve mesullerini içeri tıktık! Bugün, içi boşalmış ve bankacılık yapmakta zorlanan bankaları kurtarma yarışına girdik! Dikkat ederseniz, IMF, teşkilata üye ülkelerin kotalarına göre en büyük parayı Türkiye'ye veriyor. Türkiye'nin oradaki kotası: 1.2 milyar dolar olup, bunun en fazla üç mislini bize borç olarak verebilir. IMF bunu niye yapıyor biliyor musunuz? Türkiye, günü gelmiş dış borçlarını ve onların faizlerini ödeyebilsin diye! Yani, borcu borçla kapatmayı marifet sayıyoruz. Bize borç para vermezseler, iflasımızı isteyecekler! Bu borcu bilerek artırmak istiyorlar; yani altından kalkamayacağımız boyutlara erişmesini bekliyorlar. Yapabileceğimiz bir şeyin kalmadığını gördüklerinde bu yola başvuracaklar! IMF, uçan kuştan vergi almamız gerektiği hususunda diretiyor! Üretim konusunu hiç dillendirmiyor! Üretim olmadan neyin vergisi ve nasıl ödenebileceği konusunu ne IMF açıklıyor, ne de bizimkiler ona soruyor! Aynı IMF, kamuya ait bankaların 800 şubesini ve birçok kuruluşun bölge müdürlüklerini kapatın diyor; baş üstüne diyoruz! Bunun manası, 175 bin kişiyi, işsiz olarak sokağa atmaktır! Milyonlarca işsize, yeni yüz binler eklenmiş; mühim mi? İyi de; bütün bu teslimiyetler ve hatta gelecek nesillerimizin hayatlarını ipotek manası taşıyan esaretimiz ve çekilmekte olan onca sıkıntılar, bir işe yaramıyor ki! Dün, dolar çıktı diye feryat ediyorduk; bugün düştü diye hayıflanıyoruz! Dün, doları kontrol altına tutturdular, perişan olduk; bugün, doları serbest bıraktırdılar, yine perişanız! Demek ki, Ali Cengiz Oyunları ile bir yere varılmıyor. Üretime ve reel ekonomiye dönmedikçe, bütün bu palyatif tedbirler netice vermeyecek ve biz, ölü yüzüne pudra sürmekten öte bir iş yapmış olmayacağız! Üretimi artırmanın ve ekonomiyi canlandırmanın yolu da, vergileri artırmak değil; bilakis düşürmek ve tabana yaymaktan geçiyor! IMF gibi sizin de niyetiniz, üzüm yemek değil de bağcıyı dövmek ve milleti bacadan çıkarmak ise, o başka!