ABD Başkanı Bush, beklenen açıklamasını yaptı ve tabir caizse, kelimenin tam anlamıyla; aba altından sopa göstermeye devam etti. Başkan Bush'un dillendirdiği şu cümle çok manidar olup, dost-düşman herkese alması gereken mesajlarla doludur: Bush, İstanbul'da bankaya, Tunus'ta bir Sinagog'a, Bali'de bir gece kulübüne ve Madrid'te trene bombalı saldırıları hatırlatarak, "Terörizme karşı savaşı biz istemedik, o bize geldi. Şimdi işimize odaklanmalı, görevimizi yapmalıyız. Teröristler, Taliban benzeri rejimleri Orta Doğu'da yaymak istiyorlar" dedi. Ayrıca Bush, Orta Doğu'da susturulmuş kadınların olduğunu, zalimliğin kol gezdiğini, kitle imha silahları arayışı bulunduğunu; oysa bunların hiçbirinin dini ifade etme şekli olamayacağını vurguladı. Irak'ta bugün itibariyle gelinen noktada ise; 30 Haziran'da geçici Irak hükümetine egemenliğin tam devrinin yapılacağını, önümüzdeki ocak ayına kadar da genel seçimlerin yapılması gerektiğini, bunları gerçekleştirirken de Amerika'nın askerî varlığının orada devam edeceğini ve durumu takviye için de uluslararası desteğe ihtiyaçları olduğunu sözlerine ilave etti. Size ne Saddam'ın zalimliğinden?!. Yani Sayın Bush demek istiyor ki; biz İkiz Kulelerin vurulmasından sonra aklımızı başımıza devşirdik; teröre karşı topyekun bir savaş ilan ettik. Özellikle, başta Türkiye olmak üzere teröre maruz kalan dost ve müttefiklerimizin akılları ne zaman başlarına gelecek?! Neden bizimle aynı safta yer almıyorlar? Sayın Bush, iyi güzel söylüyor da; o vakit adama sormazlar mı; bu şikâyetçi olduğunuz ve hedef göstererek savaş açtığınız Taliban rejimini kurup hayata geçiren bizzat siz yani ABD değil midir? Size ne Saddam'ın zalimliğinden? O, seneler senesi zulmünü, sizin eliniz marifetiyle icra etmedi mi? Saddam sizin adamınız değil miydi? İran'a karşı sekiz sene savaştırıp kullanırken; ona her türlü silah ve mühimmatı temin ederken iyiydi de şimdi mi zalim oldu? Orta Doğu coğrafyasında susturulmuş kadınlar olduğunu yeni mi gördünüz? Hem siz nasıl kadın veya insan hakları savunucusu olabilirsiniz ki; çocuk kadın demeden sivil halka ve teslim alıp hapishanelere tıkdığınız savunmasız insanlara tatbik ettiğiniz katliamlar ve işkenceler ortada!.. Daha şimdiden Irak halkı, Saddam'ın zulmünü arar oldu! Kimyasal silah ve demokrasi bahanesiyle geldiğiniz Irak'ta tek bir kitle imha silahı bulamadığınız gibi; Irak'ı bir uçtan öbür uca kan ve gözyaşına boğdunuz ve elan da boğmaya devam etmektesiniz! Düne kadar "kerhen" de olsa bir arada yaşayan ve birbirlerine tahammül eden dinî ve etnik grupları, -ektiğiniz ve bir fabrika gibi işlettiğiniz- kin, nefret ve tahriklerle karşı karşıya getirdiniz! İşi öyle bir noktaya getirdiniz ki; Irak'ta, varlığınız bir dert, ayrılmanız ayrı bir dert!.. Nasıl mı? Ölümlerden ölüm beğenecekler!.. Irak'taki mevcudiyetinizle her gün akıttığınız kan ve gözyaşı malum... Ayrılığınızda ise, çok daha vahimi gerçekleşecek ve başta Kürtler olmak üzere sizin işbirlikçilerinize ölümlerden ölüm beğendirilmeyecek mi? Ekmekte olduğunuz bu kin, nefret ve ağır tahrik tohumları yalnızca Irak'ı değil, bütün bölgeyi tehdit etmektedir. Büyük Orta Doğu diye isimlendirdiğiniz bu coğrafyaya bu şekilde mi barış ve demokrasi gelecektir? El insaf!..