İkinci kez, dünyanın yegane süper gücünün başına seçilen Bush, heyecanla beklenen konuşmasını yaptı ve önümüzdeki onlarca sene sürecek ABD'nin politikalarını açıkladı. Buna göre: Önce İsrail-Filistin arasında barış sağlanacak ve bağımsız Filistin Devletinin kurulmasına imkan sağlanacaktır! İslam dünyasının ağzına bu bal sürülürken yine bir İslam ülkesi olan İran hedef alınacaktır. Suriye de hedeftir ama, Suriye'nin kendiliğinden yelkenleri indirmesi ihtimal dahilindedir. Akıllılık edip; tıpkı PKK'yı ülkesinden kovduğu gibi; Bush'un da işaret ettiği şekliyle: ".... halen topraklarının ve Lübnan'ın bazı bölümlerinin, bölgede barış şansını yok etme arayışındaki teröristlerce kullanılmasına izin vermeyi durdururuz ve ülkesindeki demokratik açılımları hızlandırırız hedef olmaktan kurtulur..." Suudi Arabistan'la Mısır da aynı kategoridedir. Bush, bu ülkeleri de demokrasiye bir an önce geçmeleri için uyarmıştır. Peki niçin İran? Bush ayrıca İran halkına seslenenek; "Kendi özgürlüğünüz için ayağa kalktığınızda (!) Amerika sizin yanınızda olacak" diyerek aleni bir şekilde ayaklanmalarını salık verdi. İran, niçin hedefte? ABD'yi terörün hedefinde gören ve bu durumu önlemek için aldığı ve almakta olduğu tedbirler doğrultusunda Bush'un cevabı hazır: "... Bugün İran, dünyada teröre devlet desteği sağlayan başlıca ülke.. Bir taraftan kendi halkını hak ettiği özgürlükten mahrum ederken, diğer yandan da nükleer silah arayışında..." İki kutuplu, dengeli dünya yıkıldıktan sonra, artık kim ne derse desin; tek süper güç kalan ABD'nin söyledikleri önemli ve geçerli. Bunun manası, siz isteseniz de, istemeseniz de realite budur. Başyazarımız sayın Yılmaz Öztuna'nın sıkça vurgu yaptığı bir husus var. Dünkü yazısında vardı: "... Ankara, Washington'la stratejik ittifak içinde hareket ettiği nisbette Amerika, Türkiye'nin doğuya ve Orta-Asya'ya açılmasına izin verecektir. Aksi takdirde Ermenistan ve Kürdistan gibi pestenkerânî devletler oluşturmaya, bu yolla Türkiye'nin ekonomik, kültürel, politik, hatta askeri yollarını tıkamaya çalışacaktır. Avrupa Birliği'nin batısında İngiltere'yi, doğusunda Türkiye'yi yakın müttefiki görmek istemektedir..." "Tezkere"yi TBMM'den geçiremeyenlere, bu yeni hal ve şartlar hayırlı olsun! "Tezkere"yi geçirip; Irak'ın içindeki kanlı çatışmalara karışmak için değil, kendi güvenliğimiz için kuzeyde bir "güvenlik şeridi" oluşturabilseydik bugün; hayıflandığımız Kürt Devleti oluşumundan, Kerkük'e, Kürt nüfus yığılmasından ve; evet ve PKK (KONGRA-GEL) örgütünün tehdidinden kurtulmuş olmayacak mıydık? Mehmet Soysal aramızda Yirmi senedir; birlikte gazetecilik yapıp, haber koklayıp kovaladığımız değerli meslektaşım sevgili Mehmet Soysal, tüm gazetecilik birikimini siz, sevgili Türkiye okurları ile paylaşıyor. Yönetim kurulu Başkanımız Sevgili Enver Ören Ağabey'in tensipleri ile gerçekleşen bu hayırlı girişimle yazar kadromuz, güçlenip daha bir tazelendi... Mesleğin içinden birisi olarak söylüyorum; gazetecilik, yazarlık çile yüklü bir zenaattır ve her babayiğidin harcı değildir. Biteviye yarışı gerektiren; durup dinlenmesi olmayan ve devamlı okumayı, gözlem yapmayı, dinlemeyi, haberin havasını koklamayı gerektiren bir meslek. Günümüzde, önüne gelenin bu mesleği kullandığına bakmayın! Gerçek gazeteciler ve ehil yazarlar; sizlerin de takdir ettiği gibi çok azdır. Enver Ağabeylere, böyle bir cevheri gazetemize kazandırdığı için şükranlarımızı arzediyor, sevgili Mehmet Soysal'a tekrar hoş geldiniz diyor; tıpkı TGRT-HABER'deki gibi başarılarının devamını diliyorum. F.B.