Çare başkanlık sistemidir!

A -
A +

Milletimizin siyasi tecrübesi az değildir. Bu uğurda; inişli çıkışlı yollarda çetin sınavlardan geçmiş ve seçip başına taç ettiği insanları demokrasi şehidi olarak vermiştir. Bu haliyle millet, her türlü demokratik olgunluğa erişmesine rağmen; milleti idareye talip, öncü olması ve milletin önünü daha da açması gereken siyasetteki yönetim kadroları ise, bu hususta maalesef sınıfta kalmış ve milletin gerisine düşmüşlerdir! Bu çarpık durumun sebeplerinden en önemlisi, seçilenlerin milletten kopuk olmaları ve milleti 'geri' görmeleridir! Bu durumu sözleriyle ifade edecek kadar ahmak değiller ancak; eylemleri ile bunun sayısız örneklerini sergilemektedirler! Bir başka ve çok önemli bir sebep de, siyasi parti liderlerinin kendilerini 'kral' farzetmeleri ve bu yönde gayret sarfetmeleridir! Tabii, bu çarpık yapının temelinde sistemdeki yanlışlık vardır. Siyasetçi, bu çarpıklıkları görür ama, işine gelmediğinden görmezlikten gelir! Bakınız; bizde bir kısım çevreler başkanlık sistemine geçişin mahzurlarını sayarken, diktatörlükten dem vururlar ve bu husustaki korkularını açıkça ifade ederler. Halbuki, şu anki parlamenter sistemimizde başbakan konumunda bulunan insan; demokrasinin bütün kuvvetlerine tek başına hükmeden gerçek bir diktatördür! Gerçek demokrasilerde, yasama, yürütme ve yargı olarak bilinen kuvvetler ayrılığı ilkesi bulunmasına karşın; bizdeki başbakan tek başına bu üç kuvveti elinde bulundurmaktadır! Bakın nasıl? Tek başına veya koalisyonla iş başına gelen bir başbakan, Meclis'teki çoğunluğu elinde bulundurduğundan; yasamayı yani Meclis'i istediği gibi yönlendirebilmektedir! İstediği kanunları çıkarabilmekte istemediklerini ise, gündeme bile aldırmamaktadır! Dolayısıyla Meclis'in çoğunluğunun iradesi, başbakanların iki dudağı arasında olmaktadır! Aynı başbakan, yürütme erki olan hükümetin zaten başında ve kendi yönlendirmesine göre hareket etmektedir. Geriye yargı erki kalıyor ki, bizdeki sistem onun da kolayını bulmuş; Adalet Bakanı ve müsteşarı ile üye olarak girdiği Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'nu siyasetin (başbakanın) etki alanı içine almıştır! Bütün bunları böyle dolambaçlı yollardan yapıp kendimizi kandıracağımıza; adam gibi bunun adını koysak ve başkanlık sistemi ile gerçek demokrasiye geçsek olmaz mı? Çünkü; başkanlık sisteminde başkan sadece yürütmeye hükmedebilmekte, Meclis'in denetiminden kurtulamamaktadır! Çünkü; başkanlık sisteminde Meclis asli görevi olan yasama (kanun yapma) ve denetimi etkin şekilde uygulayabilecektir! Şimdiki parlamenter sistemimizde başbakanları denetlemenin imkan ve ihtimali var mıdır? Millete vekilini seçtirirken güveniyoruz da, başkanını doğrudan seçtirmekten neden korkuyoruz? Ki, o seçimler iki turlu olacağından; başkan yüzde 50'nin üzerinde bir oyla seçilecektir. Dolayısıyla başkanın elinde bulunduracağı güç, doğrudan milletten kaynaklanmış olacaktır. Demokrasi de milletin kendini idaresi değil mi?

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.