Cehaletin bedeli!

A -
A +

 Üstad Necip Fazıl'ın tabiriyle; 'güneşi, ceket astarımızın içinde unuttuğumuz(!)' yani hak ve hakikati terk ettiğimiz ve kurtuluş için binbir çeşit batıla yöneldiğimiz günden beri, çırpınıyor; çırpındıkça batıyoruz.

En büyük kaybımız ise, bilgisizlik.. Başta dinimiz olmak üzere; zihnimizi dolduran ve hayatımızı şekillendiren ve bu suretle bildiğimizi sandığımız hemen her şeyi yanlış biliyoruz!
İletişim araçlarının füze hızıyla yaygınlaştığı günümüzde ise; tam bir bilgi kirliliği bombardımanına tabiyiz.
Birer 'mankurt' halimizle oluşturduğumuz cemiyette artık; batı, batıllarıyla bize ne sunuyorsa, baş tacı ediyor ve bunlar arasında bölünerek birbirimizle didişiyoruz. Sokağa çıkan, kimin hesabına sokağa çıktığını, konuşan, ne adına konuştuğunu bilmiyor! Biliyor sanıyor ama, bilmiyor..
Taksim'i ve Tahrir'i; kan gövdeyi götürüyor ve milyonların ayaklanması şeklinde veren batılı televizyonlar; gerçek milyonların oluşturduğu Adeviyye Meydanı'nı görmüyor ve AK Parti'nin Kazlıçeşme Mitingi'ni ise, hükümete ayaklanma şeklinde sunuyor!
Gazetecilik adına bütün cinayetleri işleyenler ise; dünyanın en saygın (!) ve en büyük (!) haber kanalları ve ajansları.. Yani, 'mankurt' hallerimizle beyinlerimizi şekillendiren ve yönlendiren, devasa iletişim kanalları..
Her şeyde olduğu gibi; dinin de hakikati ilim, amel ve ihlas üçlüsünde tebellür eder. Yani öncelikle bilgi sahibi olmak (elbette ki doğru bilgi), bu bilgiyi eyleme (amele) yansıtıp; bunu da desinler ve görsünler diye değil, Allah için yapmak keyfiyeti..
Taksim Platformunu oluşturanlardan, dinlerini öne çıkaran grubun iftar(!) sofrasındaki bira, ne menem şey olduklarını göstermiyor mu? Bu, bilgisizlikten öte arsızlık ve sapkınlık.. 
Böyük böyük(!) gazeteler ve onların anlı şanlı(!) yazarları; yalan ve iftiraları üretme ve yayma makineleri gibi harıl harıl çalışıyor. İşin yoksa, bunlara düzeltme gönder ve laf yetiştir! Bazı nadanlar da; düzeltmelerini yayınlamayacaklarını bildikleri halde, bunları muhatap alıp gönderirler.
Bunca cehaletin bedeli, elbette karşılıksız olmayacaktı. Milletin bilgi seviyesi; bu yalan makinelerinin ürettiklerinden akıllarda ne kalmışsa o kadar.. O yalanlarla konuşuluyor, o yalanlarla yönleniyorlar.
Bir de bu yapılanların kurumsal şekilleri var ki; evlere şenlik!.. Siyasi partilerden tutun meslek odalarına kadar envai çeşit kurum ve kuruluşta boy gösterirler.
...Ve; milyonlar, bilgisizliklerinin bedelini ödemek adına; bunca yalan kumkumasının ardına dizilip akar da akar!..

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.