CHP demokrasisi!

A -
A +

Merhum Özal'la birlikte Türkiye'de bozulan onca ezberlerden biri de; sivil bir Cumhurbaşkanına alışabilmekti! Her ne kadar kendisinden sonra aynı makamı işgal eden S. Demirel, uygulamalarıyla askeri aratmadıysa da; o da netice itibariyle sivildi ve mahut kesimleri alıştırma konusunda onun da katkısı olmuştur! Türk Cemiyeti'nin gerçek hastalığının adı ise; kendisini, ama yalnız kendisini devletin yegane kurucu üyesi gören CHP'nin ülkeyi yönetme yetkisini; her hal ve şartta, tek başına elinde tutmak istemesi ve kendisinin dışındaki partilere bu işi reva görmemesidir. CHP'nin, bu jakoben ve baskıcı zihniyeti; milleti aşağı görüp horlaması-öteleştirmesi; kendi hempalarını ise, sözüm ona seçkinci vehmetmesinden ileri gelmektedir. Böyle bir zihniyetin, demokrasiyi kendiliğinden hazmetmesini beklemek safdillik olsa gerektir. Şeklen de olsa; demokrasiye geçtiğimiz 1946 senesinden sonra yapılan her genel ve yerel seçimde, milletten gerekli şamarı yiyip sandığa gömülmesine rağmen CHP, asla uslanmamış ve bu aymaz halinden vazgeçmemiştir. Dürüste yakın ilk sayımların yapıldığı 1950 seçimlerinde; her ilden kara haberlerin geldiği CHP genel merkezindeki durumu; gedikli bir CHP'li Nihat Erim'in hatıralarından öğreniyoruz: "... Ağır yenilgiye uğradığımız her ilin sonuçları geldikçe moralimiz bozuluyor; birbirimizin yüzüne bakamıyorduk. Hiddetlenen İsmet Paşa, gecenin üçünde istirahate çekildi ve 'yalnızca Trabzon'un seçim sonuçlarını bana bildirin' dedi. Trabzon kalemizdi, orasını kaybetmek seçimleri bütünüyle kaybetmek demekti. Sabaha karşı Trabzon'un sonuçları geldi ve orada da seçimi DP'ye kaptırmıştık. Korkarak Paşa'nın kapısını çaldık; Trabzon sonucunu öğrenince yüzü asıldı ve; 'bu milleti cezalandırmalıyız' diyerek hiddetle kapıyı yüzümüze çarptı!" Şimdi daha iyi anlaşıldı değil mi, sevgili okuyucularım; CHP'nin demokrasiyi nasıl anladığı ve nereden, hangi zihniyetten tevarüs ettiği?!.. Her şey, herkes değişebilir ama CHP zihniyeti asla! Bakınız; aradan sittin (altmış) sene geçmiş CHP aynı yerde duruyor. Halkın yüzde elliden fazlasının oyunu alarak tek başına iktidar olan AK Parti'nin uygulamalarını içine sığdıramıyor. Meclis Danışma Kurulu Toplantılarına katılmıyor; akılları sıra Grup Toplantılarını sokaklara taşıyor ve bunun adı da millete gitmek oluyor! CHP, kesintili ve on iki yıllık zorunlu eğitimi, içine sindiremese de alışacak; tıpkı zor da olsa Özal'a alıştıkları gibi.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.