Bir siyasi lider veya onun yönettiği hareket, bütün kesimlerin eleştiri oklarına hedef oluyorsa, bu siyasi liderin ve aynı hareket içinde yer alan diğer insanları bütün bu kesimleri suçlayacaklarına; bir an olsun durup kendilerine (söylem ve eylemlerine) bir bakmaları gerekmez mi? Bütün âlemi sersem, yalnız kendilerini akıllı görmeleri karın doyurmuyor. Bu tavrı ile CHP, üyesi, hatta yöneticisi konumunda bulunduğu sosyalist enternasyonale bile gidemiyor! Neden gidemiyor, biliyor musunuz? Dışlanmak ve alay edilmekten korkuyor. Çünkü; Deniz Baykal'ın CHP'si solu da bitirdi. Partisinde öylesine antidemokratik yapı oluşturdu ki, yüzde 25'lik delege barajı ile lidere karşı aday olabilmenin bile önünü tıkamıştır... CHP'nin solculuğu yalnızca dilindedir. Gerçek solculukla yakından ve uzaktan bir ilgisi yoktur. Dünyadaki sol, insan haklarına, hatta tek kişilik fert hakkına bile riayeti esas alırken bizdeki CHP solu, milyonlarca insanımızın konuştuğu Kürtçe diliyle yayını TRT'ye çok görmektedir. İçimizdeki bir avuç kalan azınlığın vakıf haklarına karşı gelerek ne mene solcu olduklarını bütün dünyaya göstermişlerdir. Bir senedir TBMM'nin çatısı altında CHP'lilerle ortak mesai yapıyoruz. Her hareketlerini dikkatlice takip ediyorum. Doğrusu, bendeniz CHP kadar tutucu ve halkına karşı baskıcı bir parti görmedim! AK Parti'nin parti programı ve hükümet icraatları CHP'den daha solcu... Bakınız, işçi sağlığı ve iş güvenliği yasasını bile AK Parti hükümeti çıkartıyor. Her kesimden solcularla konuşuyoruz. Deniz Baykal'ın liderliğindeki CHP'den tamamen ümitlerini yitirmişler. Bunlar, Baykal'ın yüzünden sandığa bile gitmiyorlar. CHP, bu kafa ile sittin sene iktidar yüzü göremez. O, hâlâ kendisini 1950 senesinin öncelerinde yaşıyor zannediyor! CHP, 1950'nin öncesinde yaşayabilir de; milletimiz ve dünya 2008'lerde yaşıyor! Gerçekte en tutucu siyaseti sergileyen CHP, kendisini solcu ve en ilerici parti olarak görüp ilan ediyor. Yani kendisi söyleyip kendisi oynuyor. Bu saatten sonra; hiç kimsenin bostan kuyusunu Galata Kulesi olarak göstermeye hakkı olmasa gerektir. Zira lafa değil, icraata bakılıyor.