CHP, öyle; bilinen sıradan bir muhalefet partisi değildir. Müzmin (akut) muhalefetinin kökleri çok derinlerdedir. Bu azgın muhalefet, demokrasi tarihimizle başlar ve her geçen gün daha da kronikleşerek günümüze kadar gelir. Bundan dolayıdır ki, CHP'nin Abdullah Gül'ün Cumhurbaşkanlığı adaylığına karşı çıkması ve hatta Sayın Gül Cumhurbaşkanı olursa bile, parti olarak onunla münasebet kurmayacaklarını açıklamış olması kimseyi şaşırtmamalı. CHP, oluşumunun (cibilliyetinin) gereğini yapmıştır ve yapmaktadır. CHP, milletin iradesine saygı duyup Sayın Gül'ün adaylığını destekleseydi asıl o zaman hayret etmek gerekirdi! CHP'nin muhalefet anlayışında bir husus var ki, bu durum çok zaman gözden kaçmaktadır. Öyle zannedildiği gibi; CHP muhalefeti eşya ve hadiselerin yansımasına veya şahısların görüş ve kararlarına değildir. Yani bu muhalefet mevzii bazda değildir. Ya nedir? Milletin değerlerine karşı... Topyekun millete, milletin değerlerine, onun özlem ve beklentilerine, taleplerine karşı olmaktır. Bakınız, daha seçimlerden yeni çıktık. Milletimiz, mevsimin bu sıcak günlerinde çok büyük fedakarlıklarda bulunarak sandıklara hücum etti ve bilinen sonuçlar elde edildi. Buna göre; milletimiz kahir ekseriyetiyle AK Parti'ye teveccüh etti. CHP'yi ise; muhalefette olmasına ve DSP ile birleşip seçimlere girmesine ve hepsinden önemlisi mahut yerlerin oluşturduğu milyonluk kalabalıkların sergilendiği mitinglere rağmen, 2002 seçimlerinde elde ettiği 181 sandalye sayısını 2007 seçimlerinde 99'a düşürdü. Bu hezimet tablosunu bile, başta Deniz Baykal olmak üzere CHP yöneticileri başarı olarak tanıttılar. Gözbağcı meşhur Zat-ı Sungur bile bu kadarını hayal edemezdi. Pes doğrusu! CHP'siz balo'nun eksikliği Bu manzara Batılı ülkelerde olsa, CHP lideri ve onun etrafındaki yönetici kadro kaçacak delik ararlardı. Bir saniye bile beklemeden, değil partiden siyasetten istifa ederlerdi. Ama, bizimkiler asla böyle birşey yapmaz, yapamazlar! Bunun sebebi nedir, biliyor musunuz? Onlara göre millet yanlış yaptı! CHP'yi tanıyıp yeterince değerlendiremedi! Zaten onu tanıyıp değerlendirecek demokratik olgunluğa henüz ulaşmış değildir! Böyle bir zihniyet, halkın içinden çıkmış, halk gibi yaşayan, halkın değerlerine sahip birisinin Cumhurbaşkanlığı makamına çıkmasını içlerine sindirebilir mi? Peki bu, nasıl halk partisi? CHP'nin adındaki halk, halk için değil; halka rağmen yani ona karşı olmak içindir. CHP'nin demokrasi içindeki tarihine şöyle bir bakın, ne demek istediğimi görürsünüz! CHP yetkilileri yaptıkları açıklamalarda bundan böyle, yani sayın Abdullah Gül Cumhurbaşkanı olursa imiş, parti olarak Cumhuriyet Baloları'na katılmayacaklarmış. Ve de, Cumhurbaşkanı'nın davetlerine icabet etmeyeceklermiş. Vah vah!.. Son derece elim ve üzücü bir durum! CHP'siz balo'nun eksikliğini, farz-ı muhal Ms. Rice sorarsa ne diyeceğiz diye şimdiden kara kara düşünmeye başladık!