Dünya, iki bloklu soğuk savaş döneminin ardından yeni arayışlara girdi. İki kutuplu dünyada iyi-kötü bütün devletler yerlerini almış ve bir denge sağlanmış durumdaydı. Bu zamana kadar; çeşitli devletlerin bir araya gelip birliktelik oluşturduklarını gördük; bunlar; kâh bölgesel, kâh etnik, kâh dini temellere dayandırılarak sürdürülmek istendi. Bunlardan bir kısmı kuvveden fiile çıktı, bir kısmı ise proje olarak kaldı. Küreselleşminin esas alındığı "Yeni Dünya Düzeni"nde bu birlikteliklerin ömrü ne olur? Yaşama şansları var mıdır? Yoksa, aynı temeller üzerinde yeni projeler üretmenin manası var mıdır? Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'dan Suudi yetkililer; kendi himayelerinde, bütün İslam ülkelerinin liderlerinin iştirakiyle bir "İslam Ortak Pazarı" projesini hayata geçirmek için gayret sarfetmesini istediklerinde, Başbakan'ın verdiği cevap pek manidardır... Ortak payda: Dayanışma!..! Bu suale verdiği cevapta Başbakan aynen şunları söyledi: "Altını çizerek ve biraz da yanlış anlaşılmaktan korkarak ifade etmek istiyorum ki; bir "İslam Ortak Pazarı" anlayışını doğru bulmuyorum. 21. asrın adı paylaşımdır. Bunu kavrayamayanlar, bu paylaşımın dışında kalır. Elimizi kolumuzu bağlayarak kendimizi mahkum etmeyelim. Ortak paydası "dayanışma" olan birliktelikler kurabiliriz. Ama bunu, dinsel, etnik veya bölgesel baza indirgediğinizde kendinizi sınırlamış; daha açık bir ifade ile kandırmış olursunuz. Çünkü, bugünkü dünyada böyle birşey kalmadı..." Zamanı, zamanın şartlarını okuyamayanlar hâlâ eski teranelerde ve iş yerine laf üretme gayretindedirler. Cidde Ekonomik Forumu'nda konuşan Malezya eski Başbakanı Mahatir Muhammed'in vurguladığı gibi; "Siyasetler ekonomileri değil, ekonomiler siyasetleri yönlendiriyor..." Şayet, siyasi sistemler ekonomileri rayına oturtabilseydi, komünist Sovyet Rusya ekonomisi perişan olmazdı. Nitekim; berbat ve kangren olmuş ekonomisi komünist siyasi sistemi de çöktürdü. Sovyetler dağıldı. Dolayısıyla paraya renk vermeye; şu veya bu renkteki sermaye demeye kimsenin hakkı olmasa gerektir... Yeni oluşum: Küreselleşme! Gelişen teknoloji ile birlikte bütün dünya bir bilgisayar ekranından izlenebilir ve aynı bilgisayarın tuşlarından yönlendirilebilir hale hızla gelmektedir. Bu yeni oluşumun adı "küreselleşme"dir. Çok kısa bir zaman sonra ekonomik alanda; ülke sınırlarının bir manası kalmayacaktır. Ülke olarak; kendilerini bu gidişattan "izole" edenler, çağın çok gerilerinde kalacaktır. Çok şükür Özal gibi bir adam geldi; dünyanın gidişatını görerek Türkiye'yi bu yeni oluşuma adapte edebilmek için bir dizi kararlar alıp uyguladı. Pazar ekonomisini baz alarak bu uğurda devrim sayılabilecek hamleler yaptı. Özal'ın açtığı yoldan... İçte ve dışta bunca ekonomik krizlerden sonra, hâlâ ayakta durabiliyorsak; paramız "konvertibl" olup, ithalat ve ihracatla dünya pazarında rakiplerimizle boy ölçüşebiliyorsak; bütün bunlar Özal'ın, zamanı iyi okuyarak almış olduğu kararlar sayesindedir. Başbakan Tayyip Erdoğan da Özal'ın yolundan gitmektedir.