Çiftçi tarlaya gidemiyor

A -
A +

Ülkemizdeki göç malum... İşsizlik, terör ve sair faktörlerin kamçıladığı göç, varoş-şehirler meydana gelmesine sebep olmuş; büyük şehirler, bu plansız ve programsız yığılmadan dolayı mega-köy görünümüne bürünmüşlerdir. Gelip geçen hükümetlerin hesapsız ve sorumsuz politikaları yüzünden göç, tersine dönmüştür. Büyük şehirlerde yaşamak ıstırap kaynağı olmuş; millet, ister istemez köyüne dönmeye mecbur kalmıştır. Özellikle Marmara depremi, köylere göçü hızlandırmıştır. Şu anda, nüfusumuzun yüzde 35'i köylerde yaşamakta ve tarımla iştigal etmektedir. Yaşanmakta olan ekonomik krizler sonucu, birkaç seneye kalmaz, bu oran yüzde 50'ler dolayına çıkacaktır. Gerekli, radikal tedbirler alınmadığı takdirde; milenyum çağını Türkiye, köylü toplumu olarak sürdürecektir. Yani, 50 sene öncesine dönüş kaçınılmaz olacaktır. Günümüz siyasetçileri içerideki ümitleri tüketmiştir. Bunların marifetiyle gerekli dönüşümün sağlanması imkansız gibi gözüküyor. Tek ümit, milletin gözünün açılması ve en kısa zamanda, kendisi için gerekli dönüşümü sağlayacak siyasetçileri bulup çıkarmasıdır. Adları ne olursa olsun, mevcut siyasi partilerin millete ram olamayacağı anlaşılmıştır! Artık, millete vaad edip de yapamayan veya tersine yapan siyasetçinin yaşama şansı yoktur. Zira millet açtır. Aç adamın hamasi söylemleri, vatan-millet edebiyatını dinleyecek takati kalmamıştır. Şu andaki köylünün hali ne ki; köye dönmeye mecbur bırakılan milletin hali ne olacak? Seneler senesi ihmal edilen çiftçinin hali, tek kelime ile perişandır. Kendi toprağında, adeta ırgatlık yapmaktadır. Durup dinlenmeden bir sene boyunca çalışması, emeği ve üretimi boşa gitmektedir. Ülkenin talihine bakın ki, sayın Bülent Ecevit, bundan 27 sene önce de başbakandı, 23 sene önce de, bugün de!.. Ecevit'in ilk başbakanlığı döneminde çiftçi, 1 kg mısıra karşılık 5 litre mazot alabiliyordu; bugün 5 kg mısıra karşılık 1 litre mazot alamıyor! Çiftçi, pancarını Ağustos ayından itibaren teslim etmeye başlamış ve Kasım ayında bu teslimatı bitirmiştir. Aradan 6 ay geçmesine rağmen, hâlâ parasını alabilmiş değildir. Üstelik ne alacağını dahi bilmemektedir! Şu anda, yeni mahsulün ekim zamanı geldi, çiftçinin elinde gübre yok! Çiftçi tarlasına gidemiyor. Adapazarı'nda umumiyetle mısır ziraati yapılıyor. Bu işi; her türlü zirai ekipmanı olan, fenni usulleri uygulayan ve büyük ölçekte yapan Fikret Erbay'la görüştüm. Muhitinde saygın, çalışkan ve üretken bir çiftçi. Kağıdı, kalemi çıkarıp madde madde yazdı. Bir dönüm için yapılan masraf 92 milyon lira; bu bir dönümlük yerdeki mahsulden elde edilebilecek gelir ise 80 milyon lira! İşte; hükümetimizin çiftçiye biçtiği kefen! Şehirdeki işten çıkarmalarla, on binlerce insan da köye dönüyor; yani, kendi malında ırgatlığa! Devlet, kendi zarar eden işletmelerine para pompalarken, özel sektörün ve çiftçinin gözünün yaşına bakmıyor. Zarar eden kapatsın ve bu işi yapmak zorunda değilsiniz diyor! Şehirdeki işçiyi işten çıkartıp, hali malum olan köye gönderdin; mevcut köylüyü ne yapacaksın? Anlaşılan, yokluk ve kıtlık günleri bizi bekliyor!

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.